Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mart, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Mondros Ateşkes Antlaşması (Mondros Mütarekesi)

Mondros Mütarekesi ya da Mondros Ateşkes Antlaşması, I. Dünya Savaşı sonunda Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında imzalanan mütarekename (mütareke belgesi). Osmanlı İmparatorluğu adına Bahriye Nazırı Rauf Bey tarafından, Limni adasının Mondros Limanı'nda demirli Agamemnon zırhlısında 30 Ekim 1918 akşamı imzalanmıştır. Bu antlaşma ile beraber Osmanlı İmparatorluğu fiilen sona ermiştir. Mütareke, Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılmasından sonra kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin sınırlarını belirleyen ilk uluslararası belge olması açısından önem taşır. Türk Kurtuluş Savaşı'nın siyasi manifestosu olan Mîsâk-ı Millî Beyannamesi'nin birinci maddesi, "30 Ekim 1918 tarihli anlaşmanın çizdiği hudutlar dâhilinde, dinen, ırkan ve emelen müttehit [birleşik] Osmanlı İslam ekseriyetiyle meskûn bulunan aksamın tamamı, fiilen ve hükmen gayrı kabil-i tecezzi bir küldür [bölünmez bir bütündür]." demek suretiyle, Millî Mücadele'nin hedefi olan ulusal varlığı ...

Mîs̱âḳ-i Millî (Ahd-i Millî Beyânnâmesi)

Ahd-i Millî Beyânnâmesi (Osmanlıca: عهد ملى بیان‌نامه‌سی, romanize: ʿAhd-i Millî Beyân-nâmesi), aynı zamanda en meşhur ismiyle Mîsâk-ı Millî (Osmanlıca: ميثاق ملى, romanize: Mîs̱âḳ-i Millî) veya daha nadir olarak Peymân-i Millî (Osmanlıca: پیمان ملى, romanize: Peymân-i Millî) olarak da bilinir, Türk Kurtuluş Savaşı'nın siyasi manifestosu olan altı maddelik bildiri. İstanbul'da toplanan son Meclis-i Mebûsan tarafından 28 Ocak 1920'de oy birliği ile kabul edilmiş ve 17 Şubat'ta kamuoyuna açıklanmıştır. Bildiri, I. Dünya Savaşı'nı sona erdirecek olan barış antlaşmasında Türkiye'nin kabul ettiği asgari barış şartlarını içerir. Türkiye Cumhuriyeti'nin sınırları, büyük ölçüde, Mîsâk-ı Millî ilkeleri doğrultusunda oluşmuştur. Son Osmanlı Meclis-i Meb'ûsân'ında kabul edilen dokümanın orijinal ve resmi ismi Ahd-i Millî Beyânnâmesi (Osmanlıca: عهد ملى بیان‌نامه‌سی, romanize: ʿAhd-i Millî Beyân-nâmesi)'dir. Oylamak için okunmaya sunulurken Peymân-i Millî (O...

İstanbul Kuşatılıyor

İstanbul Kuşatılıyor  II. Mehmet , İstanbul ’u almaya karar vermişti. İlk hazırlıklardan sonra, dedesinin babası Yıldırım ’ın yaptırdığı Anadolu Hisarı ’nın karşısında muazzam bir kale yaptırmaya girişti.  Burası, boğazın en dar yeriydi. İşçileri teşvik için padişah ve vezirlerinde taş taşımış oldukları bu kale bitince boğaz tamamen Türklerin egemenliği altına alınmış oldu. Kaleye II. Mehmet « Boğazkesen » adını verdi. Bu arada, Anadolu Hisarı da onarıldı. Bu kalelerden karşılıklı atılacak gülleler karşısında hiçbir gemi, izinsiz olarak, Karadeniz ’den Marmara ’ya , Marmara’dan Karadeniz’e geçemeyecekti.  II. Mehmet İstanbul’un surlarını yıkabilmek için o günkü topları daha da geliştirmeyi, çapını çok büyütmeyi düşünmüştüm. Matematik'te büyük bir dehaydı, balistik alanındaki keşifleri sayesinde Türk topçuluğunu korkunç bir hale getirdi. İlk defa havan topunu buldu. Çizdiği taslaklara göre Edirne ’de toplar döktürdü; tecrübe atışları yaptırdı. Bu toplar, dünyanın en büyük ...

II. MAHMUT DÖNEMİ VE ISLAHATLARI

II. MAHMUT DÖNEMİ  (1808-1839) A. Sened-i İttifak ( 1808 ) :  II. Mahmut  ile merkezi dinlemeyen eyalet valileri " ayanlar " arasında yapılan sözleşmedir.  * İlk kez  Osmanlı Sultanı 'nın haklarına sınırlama getirilmiştir. Bu sözleşme ile Sultan,  Ayanların  varlığını, ve haklarını tanıyacaktır.  * Bu durum Osmanlı Sultanının ayanlara söz geçiremeyecek kadar zayıfladığını gösterir. Ayanlar'da kendi bölgelerinden devletin asker ve vergi toplamasına yardım edecektir. Not  :  Alemdar Mustafa Paşa , kaldırılan  Nizam-ı Cedit Askeri ocağının  yerine,  Sekban-ı Cedit  adında yeni bir askeri ocak kurdurmuştu. Ancak, yeniçeriler,  Alemdar Mustafa Paşanın ölümüyle , bu askeri ocağın kaldırılmasıyla sonuçlanan bir ayaklanma yapmışlardır. (Yeniçerilerin son ayaklanmasıdır 1808.)  B. Osmanlı - Rus Savaşı  ( 1806 -1812 ) ve Bükreş Antlaşması :   Sebepler: 1)-  Rusların Sırp isyanını desteklemesi ...

İkinci Meşrutiyet ne zaman başlar?

İkinci Meşrutiyet ne zaman başlar?  10 Temmuz 1324 (23 Temmuz 1908) : Tarihçiler, hukukçular ve sosyal konularla uğraşanlar, İkinci Meşrutiyet'in bu tarihte başladığını kabul etmişlerdir. Bu devrenin insanları, içinde yaşadıkları Osmanlı tarihinin bu son safhasına '' İlanı Hürriyet '' ( yani Hürriyetin İlanı ) adını vermişlerdir.  Ülke içinde ve dışındaki hürriyet savaşlarının başarılı sonuçları bu tarihte alınmıştır. 1293 (1876) Kanunu Esasi 'nin ( Anayasa ) yeniden yürürlüğe girmesi bu tarihte olmuştur. Saltanatın meşrutiyetçi ( padişah iktidarını frenleyici ) karakteri bu devrede kuvvetlendirilmiştir.  Abdülhamit , rejiminin bitimini de gene bu tarih ilan etmiştir. Böylece, her yenilik hareketi gibi, 10 Temmuz hem bir başlangıç hem de bir sondur. 10 Temmuz'un önemi Yıldız Sarayı kadrosunun istibdatçı düşüncesinden Namık Kemal ideallerine geçişin ayırım noktası olmasındadır.  İkinci Meşrutiyet, bir bakıma, Jön Türklerin -memleket içi ve dışındaki hürriyet...

II. Abdulhamid'in 1876-1881 Tahta çıkışı ve I. Meşrutiyet

II. Abdulhamid 'in 1876-1881 yılları arasındaki padişahlığında Osmanlı İmparatorluğu 'nda yaşanan tarihi olayları ele almaktadır. Tahta çıkışı ve I. Meşrutiyet II. Abdülhamid , amcası Abdülaziz 'in 1876 'da tahttan indirilmesi ve şüpheli şartlarda ölümü, ağabeyi V. Murad 'ın tahta geçirildikten üç ay sonra ruhi çöküntü geçirdiği iddiasıyla tahttan indirilerek Çırağan Sarayı 'na hapsedilmesi olaylarına şahit oldu. 31 Ağustos 1876 'da II. Abdülhamid ismi ile padişah ilân edildi ve 7 Eylül günü Eyüp 'te kılıç kuşandı. Abdülhamid tahta çıktığında Osmanlı İmparatorluğu büyük bir buhrandaydı. 1871 'de Âli Paşa 'nın ölümünden sonra saray ile Bâb-ı Âli arasındaki çekişme alevlenmiş, 1875 'te devlet, borçlarını ödeyemez hâle düşerek Ramazan Kararnamesi ile moratoryum ilan etmiş, Rusya 'nın başını çektiği panslavizm akımının etkisiyle, Osmanlı'ya bağlı özerk gözüken ama fiilen bağımsız şekilde hareket eden Sırbistan ve Karadağ 'ın da k...

Abdülhamid'in Tahta Çıkışı

Abdülhamid'in tahta çıkışı ile ilgili bir iddia şu yöndedir: "...Sultan Aziz'in ölümünü ve Sultan Murad'ın aklını kaybettiğini gören Şehzade Abdülhamid, bir an önce tahta çıkmak arzusuyla çalışmalara başladı.  Eniştesi Fethi Paşazade Mahmud Celaleddin Paşa aracılığıyla, Rumeli'de bulunan Serdar-ı Ekrem Abdülkerim Nadir Paşa'nın İstanbul'daki vekili Serasker Redif Paşa'yı elde etti. İstanbul'daki askerin en büyük komutanı taraftarı olunca, Mütercim Rüşdi ve Midhat paşalar da tahta çıkarılmasını görüşmek üzere Abdülhamid'in Kâğıthane'deki köşküne geldiler.  Veliaht Şehzade Abdülhamid, Rüşdi Paşa'nın sadarette kalacağını, Midhat Paşa'nın en büyük arzusu olan Kanun-ı Esasi'yi ilan edeceğini vaad ederek onları da tarafına çekti. Hatta 'usul-i meşrutiyet ve meşverete dayanmayan bir hükümeti kabul etmem' diyerek pırlantadan kol düğmelerini de Midhat Paşa'ya hediye etti. Bu görüşmede Sultan Murad'ın tahttan indirilmesine ...