Ana içeriğe atla

II. Meşrutiyet

II. Meşrutiyet (Osmanlıca: ايکنجى مشروطيت), Osmanlı Anayasası'nın, 30 yıl askıda kaldıktan sonra, 23 Temmuz 1908'de yeniden ilan edilmesiyle başlayan ve Mebuslar Meclisi'nin Sultan Vahideddin tarafından 11 Nisan 1920'de tasfiyesi ile sona eren dönemdir. 

Bu dönemde parlamenter demokrasi, seçim, siyasi parti, askerî darbe ve diktatörlük olgularıyla tanışılmış, iki büyük savaş (Balkan Savaşları ve I. Dünya Savaşı) yaşanmış ve imparatorluğun dağılmasına tanık olunmuştur.

I. Meşrutiyet resmen sona ermemiş ve yeni bir anayasa yapılmayıp, eski anayasa hükümleri üzerinde değişiklik yapıldığı için bazı tarihçiler tarafından, tek bir Meşrutiyet döneminin ikinci faslı olarak da değerlendirilir.

Ermeni, Yunan ve Müslüman milletlerinin başları yeni dönemi duyuruyorlar.

Restorasyon

II. Meşrutiyet'in ilanından sonra derhal seçimlere gidildi. Seçimlerin başlıca 2 partisi İttihat ve Terakki Fırkası ile liberal görüşlü Ahrar Fırkası'ydı. Seçimleri ittihatçılar kazandı. Seçimlerin ardından oluşan yeni Meclis-i Mebusan 17 Aralık 1908'de çalışmalarına başladı.

Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemine damgasını vuran başlıca unsurlardan olan İkinci Meşrutiyet, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş yıllarına da büyük etkiler yapmıştır.

Birinci dönem, 1908

Servet-i Fünun dergisinin 24 Aralık 1908 tarihindeki kapağı. İkinci Meşrutiyet'in ilk meclis toplantısını duyuruyor.


Bunu izleyen dönemde, ülkeyi perde arkasından yöneten İttihat ve Terakki yönetimine karşı bazı çevrelerde gitgide artan bir hoşnutsuzluk görüldü. 

6 Nisan 1909 günü muhalif gazeteci Hasan Fehmi Bey'in bir İttihat ve Terakki fedâisi tarafından öldürülmesi, İstanbul'da büyük bir protesto gösterisine yol açtı. 

Ve sonunda 13 Nisan 1909'da bazı askerî birliklerin ve medrese öğrencilerinin katıldığı bir ayaklanma başladı; bazı subaylar ve bazı milletvekilleri linç edildi ve İttihatçı olarak bilinen gazeteler yağmalandı. 

Eski takvimle yeni takvim arasındaki 13 günlük farktan dolayı 31 Mart Vakası olarak anılan bu ayaklanma, Selanik'ten gelen Hareket Ordusu tarafından 24 Nisan'da bastırıldı. 

27 Nisan'da yeniden toplanan meclis, II. Abdülhamid'i bu ayaklanmadan sorumlu tutarak tahttan indirilmesine ve yaşlı şehzade Mehmed Reşâd Efendi'nin V. Mehmed adıyla yerine geçirilmesine karar verdi.

8 Ağustos 1909'da Kanûn-î Esasî üzerinde yapılan bir dizi radikal değişiklikle padişahın yetkileri "sembolik" bir düzeye indirildi. Artık vekiller heyeti (bakanlar kurulu) meclise karşı sorumluydu. 

Meclisten güvenoyu alamayan vekillerin ve hükûmetin görevi sona eriyordu. Meclis başkanını padişah değil, meclis kendi seçiyordu. Padişaha meclisi kapatma yetkisi tanınmakla birlikte, bu yetki koşullara bağlamış ve üç ay içinde yeni seçimlerin yapılması zorunlu hale getirilmişti. Bu değişikliklerle ilk defa parlamenter sistem uygulanmaya başlanmıştır. Ayrıca toplantı özgürlüğü gibi temel hak ve özgürlüklerden bazıları anayasaya eklendi.

Ancak gerek Meşrutiyeti sahiplenen halk kitleleri ve gerekse ordu içindeki subaylar tarafından Abdülhamid tahttan indirilmiştir. Bundan sonraki süreçte Osmanlı Devletinde padişahlık sadece sembolik düzeyde kalmıştır.

Hüseyin Hilmi Paşa (Mayıs 1909 - Ocak 1910), İbrahim Hakkı Paşa (Ocak - Eylül 1910) ve Mehmed Said Paşa (Eylül 1910 - Temmuz 1912) kabineleri döneminde İttihat ve Terakki Cemiyeti, resmen görev almamakla birlikte, fiilen ülke siyasetinin yönlendirici gücü oldu.

Birinci Dönem

  • Aralık 1908

İkinci dönem, 1912

1912 seçimleri İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin iktidarı altında gerçekleşti. Temmuz ayında Arnavut isyanının başlaması ve Balkanlardaki siyasi durumun kötüleşmesi üzerine ortaya çıkan Halâskâr Zâbitân, 16 Temmuz'da bir muhtıra ile İttihat ve Terakki yanlısı Mehmed Said Paşa hükûmetini istifaya zorladı. 

Ahmet Muhtar Paşa başkanlığında partilerüstü hükûmet kuruldu. Milletvekili seçimleri geçersiz sayılarak seçim yenilendi. Bir süre sonra Ahmet Muhtar Paşa'nın istifasıyla, açıkça İttihat-karşıtı olan Kâmil Paşa hükûmeti kuruldu.

Ahmed Rıza meclis başkanı

8 Ekim 1912'de başlayan Balkan Savaşı kısa sürede bir felakete dönüştü. Savaşın sonunda Arnavutluk, Makedonya, Selanik ve Batı Trakya kaybedildi.

Bâb-ı Âli Baskını, 1913

23 Ocak 1913'te Enver Paşa önderliğinde bir grup İttihat ve Terakki fedaisi, Bâb-ı Âli'de bulunan Bakanlar Kurulunu toplantı halindeyken bastı. 

Savaş bakanı Nazım Paşa'nın öldürülüşü

Tarihte Bâb-ı Âli Baskını adıyla anılan bu askeri darbede Harbiye Nazırı Nazım Paşa çıkan arbedede öldürüldü, başbakan Kâmil Paşa silah tehdidi altında istifa ettirildi. Erkân-ı Harbiye Reisi (genelkurmay başkanı) Mahmut Şevket Paşa sadrazam ilân edildi.

Ermeni asıllı Erzurum milletvekili Karekin Pastırmacıyan.

Bâb-ı Âli Baskınının kamuoyuna sunulan gerekçesi, Bulgar kuşatması altında bulunan Edirne'nin kurtarılması idi. Buna rağmen 30 Mayıs'ta imzalanan Londra Antlaşması ile Edirne Bulgaristan'a bırakıldı. 

Ancak Balkan devletleri kendi içinde anlaşamadılar ve bunu fırsat bilen yönetim Edirne'yi geri aldı ve yeni sınır Meriç nehri olarak belirlendi.

11 Haziran'da Sadrazam Mahmut Şevket Paşa makam arabasının içinde uğradığı bir suikast sonunda hayatını kaybetti. Bu olay üzerine alınan baskı tedbirleriyle ülke yönetimi oldukça baskıcı bir sürece girdi. 

Mahmut Şevket Paşa cinayetiyle ilgili 15 kişi idam edildi, çok sayıda yazar ve aydın Sinop Kalesine sürgün edildi. Sait Halim Paşa'nın sadrazamlığı altında, ülke Mehmed Talat Paşa, Enver Paşa ve Cemal Paşa'lardan oluşan üçlü tarafından yönetildi. 

Osmanlı Devleti Almanya'nın yanında I. Dünya Savaşı'na katıldı. İttihat ve Terakki yönetimi bu dönemde birçok cephede kaybedilen toprakların geri alınması için mücadele etmiş olsa da Osmanlı Devleti, savaştan mağlup ayrılmıştır.

Üçüncü Dönem, 1914–1918

I. Dünya Savaşı'ndaki yenilgiden sonra, İkinci Meşrutiyet'in dört yıl sürmüş olan üçüncü Meclis-i Mebûsan'ı 21 Aralık 1918'de feshedildi.

Dördüncü Dönem, Ocak 1920

Ülkenin içinde bulunduğu işgal koşullarından ötürü Anayasa'nın emrettiği yeni seçim yaklaşık bir yıl süreyle yapılamadı. Arap vilayetlerinin katılmadığı bir seçim, toprak kaybının resmen kabulü anlamına gelecekti. Ayrıca yeni meclise İttihat ve Terakki yanlıların girmesinden korkuldu. Ancak zaten parti kendini feshetmiş ve İngiliz baskısıyla üst yönetim kadrosu ülkeyi terk etmişlerdi.

Sivas Kongresi'nin seçim yapılmasında ısrarı üzerine istifa eden Damat Ferit Paşa kabinesi yerine 2 Ekim 1919'da kurulan Sadrazam Düztaban Ali Rıza Paşa hükûmeti aynı gün seçim kararı aldı. Bu seçimler Anadolu'da başlayan bağımsızlık hareketi, İstanbul yönetimi ve işgal devletleri tarafından isteniyordu. 

İşgal devletleri istediği kararları aldırabilmek, İstanbul yönetimi yaptıklarına meşrûluk kazandırmak, Anadolu hareketi ise millî mücadele için daha fazla güç bulabilmek için seçimleri istiyordu. 

Aralık ayında yapılan seçimlere İstanbul dışında her yerden sadece Müdafaa-i Hukuk yanlısı mebuslar seçildi. Mustafa Kemal Paşa iki ayrı ilden seçildiği halde, İstanbul'da toplanan meclise güvenlik gerekçesiyle katılmadı.

12 Ocak 1920'de toplanan Meclis, Anadolu hareketinden yana tavır aldı. 16 Şubat'ta Misak-ı Milli beyannamesi'ni oybirliği ile kabul etti. 16 Mart'ta müttefik devletler İstanbul'u geçici askerî işgal altına alarak Meclis başkanı Rauf Bey'i ve bazı mebusları tutukladı. 18 Mart'ta toplanan Meclis kendini süresiz olarak tatil etti. Mebusların birçoğu Ankara'ya geçerek, 23 Nisan'da toplanan Büyük Millet Meclisi'ne katıldılar.

Tasfiye, Nisan 1920

İtilaf Devletleri'nin İstanbul'un İşgali ve Meclis-i Mebûsan'ı basması üzerine 11 Nisan'da padişah Mehmed Vahideddin meclisi resmen feshetti ve anayasayı askıya aldı. 

Meclis-i Mebûsan'ın feshedilmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılmasına önayak oldu. Bu tarihten sonra İstanbul Hükûmeti ve Ankara'daki meclis olmak üzere iki başlılık oluştu. Büyük Millet Meclisi fiilen ülkeyi yönetirken İstanbul Hükûmeti gerek iç gerek ise dış politikada bir varlık gösteremedi.

Ayrıca bakınız

İyd-i Millî

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

OSMANLI İMPARATORLUĞU TARİHİ KRONOLOJİSİ

  OSMANLI İMPARATORLUĞU TARİHİ Osmanlı Padişahları Sıralaması ve Soy Ağacı  OSMANLI PADİŞAHLARI  - ERTUĞRUL GAZİ - OSMAN GAZİ HAN   ---- Osman Gazi Han Dönemi 1281-1324 ---- Osman Gazi Han Kronolojisi - Orhan Gazi Han   ----Orhan Gazi Han Dönemi (1324-1362) - I. Murad (1359 – 1389) I. Bayezid – Yıldırım Bayezid (1389 – 1402) I. Mehmed (1413 – 1421) II. Murad (1421 – 1451) Fatih Sultan Mehmed (1451 – 1481) II. Bayezid (1481 – 1512) Yavuz Sultan Selim (1512 – 1520) Kanunî Sultan Süleyman (1520 – 1566) II. Selim (1566 – 1574) III. Murad (1574 – 1595) III. Mehmed (1595 – 1603) I. Ahmed (1603 – 1617) I. Mustafa (1617 – 1618 / 1622 – 1623) Genç Osman (1618 – 1622) IV. Murad (1623 – 1640) İbrahim (1640 – 1648) IV. Mehmed (1648 – 1687) II. Süleyman (1687 – 1691) II. Ahmed (1691 – 1695) II. Mustafa (1695 – 1703) III. Ahmed (1703 – 1730) I. Mahmud (1730 – 1754) III. Osman (1754 – 1757) III. Mustafa (1757 – 1774) I. Abdülhamid (1774 – 1789) III. Selim (1789 – 1807) IV. Mu...

Mehmed Vahdeddin (1918 – 1922)

  36 - Mehmed Vahdeddin (1918 – 1922) Babası: Sultan Abdülmecid Annesi: Gülistü Kadın Efendi Doğumu : 2 Şubat 1861 Vefatı: 15 Mayıs 1926 Saltanatı: 1918 - 1922 (4) sene Mehmed Vahidüddin de 2 Şubat 1861 İstanbul 'da doğmuştur. Orta boylu, zayü fakat kuvvetli bir vücudu vardı. Kıymetli ulema tarafından iyi bir tahsil yaptırıldı.Tahta çıktığında Osmanlı Devleti en kötü günlerini yaşıyordu. Birinci Dünya Savaşında kendi cephelerimizde gâlip gelmemize rağmen yenik çıkmıştık. En ağır şartları ihtiva eden Mondros ve Sevr anlaşmaları yapıldı. Devletin tamamen elden çıktığını gören padişahın yüksek seviyede bir gizli toplantı yaparak zamanının kabiliyetli subaylarına, Anadolu 'ya geçip milleti istilâcılara karşı ayaklandırıp teslim olmamalarını tavsiye ettigi söylenir. Anadolu'da Milli kıyam harekâtı oldu. Milli Meclis teşekkül etti. Yeni meclis Padişahlığı kaldırarak, Cumhuriyet idaresini kabul etti. Zaten İstanbul işgal altında idi. Padişahın elinde ne bir kuvvet ve ne de ...

II. Bayezid (1481 – 1512)

8 - II. Bayezid (1481 – 1512) Babası : Fatih Sultan Mehmed  Annesi : Mükrime Hatun  Doğumu : 3 Aralık 1447  Vefatı : 26 Mays 1512  Saltanatı : 1481 - 1512 (31 ) sene İkinci Bayezid, uzun boylu, geniş göğüslü ve kuvvetli bir vücuda sahipti. Yüzü yuvarlak ve gözleri elâ idi. Cesur ve atılgandı. Aynı zamanda çok halim, selim ve dinine bağlı bir padişahtı. Babası Fatih Sultan Mehmed Han ilmi karşı büyük bir sevgi beslediği için, oğlu Bayezid'e her şeyden evvel kuvvetli bir tahsil vermeyi düşünmüştü.  O devrin en meşhur âlimlerinde ders okutturmuş, bütün İslâmi ilimleri en iyi şekilde öğretmişti. İkinci Bayezid, dinine çok bağlı olduğu için kendisine (Bayezid Veli) denildi. Bayezid Veli, şâirleri saraya toplar onlarla sohbet ederdi. Bayezid Veli çok alim bir zat idi.  Arapça ve Farsçayı gayet iyi bilirdi. İslâmi ilimlerin yanı sıra matematik ve felsefe tahsili de yapmıştır. Çağatay lehçesi ve Uygur alfabesini de öğrenmişti. Hattat ve bestekârdı.  Avni mahla...