Ana içeriğe atla

Ferhat Paşa (Serdar)

Ferhat Paşa (Serdar) (ö. 1595), III. Murad saltanatı döneminde 1 Ağustos 1591-4 Nisan 1592 tarihleri arasında yaklaşık sekiz ay, 16 Şubat 1595-7 Temmuz 1595 tarihleri arasında da yaklaşık dört ay sadrazamlık yapmış bir Osmanlı devlet adamıdır.

Yaşamı


İlk sadrazamlığından önceki hayatı

İran seraskerliğine atanan Ferhat Paşa III. Murad'ın huzurunda
1590 tarihli Venedik elçilik raporunda Sırp kökenli olduğu iddia edilse de başta diğer birçok Venedik raporları olmak üzere, yerli kaynaklar onun Arnavut asıllı ve Enderun‟da yetişmiş bir devşirme olduğu hususunda birleşirler.

Çağdaş kaynak Mustafa Ali, Ferhat Ağa'nın Enderun'dayken geleceğin padişahı Şehzade Selim'e aş-pez olarak hizmet ettiğini iddia eder. Habsburg elçisi Wratislaw da Ferhad Ağa'nın ilk saray görevinin çaşnigirlik olduğunu belirtir. Enderûn'dan kapıcıbaşılık görevi ile çıkma yapmıştır. Kanuni Sultan Süleyman'ın son dönemlerinde sultanın teveccüh ve güvenini kazanmıştır.

Zigetvar seferinde Kanuni Sultan Süleyman ölünce sadrazam Sokullu Mehmed Paşa'nın direktiflerine uyarak sultanın ölümünün saklanması, sultanın cenazesinin orduya haber vermeden Belgrad'a ve oradan da İstanbul'a naklinin organizasyonu Ferhad Ağa nezaretinde yapılmıştır.

Sonra Ferhat Ağa büyük imrahor görevine atanmıştır. Bu görevi sırasında Budin Beylerbeyi Sokullu Mustafa Paşa'nın idamını gerçekleştirmiş ve padişah adına Kırım, Boğdan ve Erdel gibi bölgelere çeşitli bölgelere önemli görevlerle gönderilmiştir. 25 Şubat 1582'de yeniçeri ağalığı görevi verilmiştir. 

Sultan III. Murad oğlu Şehzade Mehmed (sonra III. Mehmed) için 29 Mayıs 1582'den 19 Temmuz'a kadar süren sünnet düğünü eğlenceleri tertip etmiş ve yeniçeri ağası olarak İstanbul'un asayiş ve emniyetinden sorumlu olan Ferhat Ağa bunların organizasyonunda da önemli rol oynamıştır.

Ferhat Ağa yeniçeri ağası olarak şehrin asayişinden mesul iken Ağustos 1582'de şehrin asayişini tehdit eden büyük bir skandal ortaya çıkmıştır. Saraydan yeni çıkma yapan kapıkulu sipahilerinin bazılarının bulundukları At Meydanı semtine fahişe getirip eğlendikleri tespit edilmiş; şehir subaşısı bir bölük yeniçeri ile bunların odalarını basmış ve büyük bir arbede çıkmıştır. 

Yeniçeri ağası olan Ferhat Ağa da bu arbedeye şahsen müdahale etmiş ve yeniçeriler sipahilere saldırıp iki sipahiyi öldürdükten sonra bu arbede bastırılabilmiştir. Bu arbedeyi ve bastırılışını şahsen gören günün sadrazamı Koca Sinan Paşa buna çok kızdırmıştır. Sinan Paşa Ferhat Ağa'yı yanına çağırarak

A bire kara köpek niye geldin? İki kana sebep oldun. Yıkıl git.

diyerek onu azarlayıp tahkir etmiştir. Sonra da durumu III. Murad'a arz ederek Ferhat Ağa'yı yeniçeri ağalığından azlettirip yerine Frenk Yusuf Ağa'yı göreve getirtmiştir. Bu olayın Ferhat Paşa ile Koca Sinan Paşa'nın arasının sonradan devamlı açık oluşuna yola açtığı ve yıllar sonunda Ferhat Paşa'nın idam edilmesine ilk neden olduğu belirtilmektedir.

Yeniçeri Ağası Ferhat Ağa'nın sünnet düğünü sırasında makamından azledilmesine sebep olduğu iddia edilen bir başka hadise de padişahın düğün sırasında ocağa kanunsuz bir şekilde kaydının yapılmasını istediği kişilere ocağın nizamı bozulur diyerek engel olmak istemesidir.

Ferhat Ağa bundan sonra İstanbul'da beş ay açıkta kaldı. Koca Sinan Paşa İran Seferinde sonuç çıkaramadan 22 Temmuz'da İstanbul'a döndü ve başarısızlığı dolayısıyla 6 Aralık 1582'da sadrazamlıktan azledildi. Yerine Kanijeli Siyavuş Paşa sadrazamlığa getirildi. 

Bundan 27 gün sonra Rumeli Beylerbeyi olan İbrahim Paşa'ya kubbealtı veziri olarak görev verildi ve açıkta olan Ferhat Paşa da onun yerine Rumeli Beylerbeyi olarak atandı. 1583'te de Serdar Ferhat Paşa sadrazam olan Siyavuş Paşa tavsiyesiyle dördüncü vezirlik rütbesiyle İran Seferine serdar tayin edildi. Gelibolulu Mustafa Ali bu tayinde Valide Nurbanu Sultan'ın dahli olduğunu iddia eder.

Ferhat Paşa İran'da bu seferde iken başarılar kazandı. Revan Kalesini ele geçirip tahkim edip kalenin mühimmat, levazımını ve askerlerini pekiştirip komutanlığına Cığalazade Yusuf Sinan Paşa'yı atadı. 1584 senesinde Gürcistan'da bir takım askeri seferlere başladı. Tiflis'e askeri destek sağlayıp Lori ve Gürî kalelerini eline geçirdi. Ahıska başta olmak üzere Gürcistan'ın diğer yerlerine akınlarda bulundu. Asker isyan edince Ahıska'da başarılı olamayıp geri dönmek zorunda kaldı. Yolda ise Gürcü asilerinden Maniçur'un baskınına uğradı.

28 Temmuz 1584'te sadrazam olan Özdemiroğlu Osman Paşa bu rütbesiyle bir ay sonra Serdar-ı Ekrem olarak yeni bir İran Seferi'ne çıktı. Yeni sadrazam onun hakkında padişaha övgü dolu sözler söyledi. Ferhat Paşa da savaş meydanında kazandığı ganimetleri padişaha sunmak üzere İstanbul'a dönerek vezirlik rütbesiyle göreve devam etti.

Özdemiroğlu Osman Paşa Tebriz'i fethettikten sonra hastalandı ve oradan ayrılıp yolda iken Açıçay'da 29 Ekim 1585'te öldü. Özdemiroğlu Osman Paşa ölmeden önce sadrazamlığa Ciğalazade Yusuf Sinan Paşa'nın getirilmesini istemişti ama Hoca Sadeddin Efendi Ferhad Paşa'nın sadrazam olmasını tavsiye etmişti. III. Murad bu iki tavsiyeye de uymayıp 1 Kasım 1585'te Hadim Mesih Mehmed Paşa'yı sadrazam olarak göreve getirdi.

Ferhad Paşa ise 1586'da ikinci defa İran cephesine serdar-ı ekrem tayin edildi. Ferhat Paşa merkez olarak Tebriz'i kullanarak Safevilerle savaşa girişti ve Gence eyaletini; Karabağ bölgesini ve Nihavend'ı alıp Osmanlı devletine kattı. 

1587'de Safevi Şahı Hüdabende sulh anlaşması için Ferhat Paşa'ya müracaat etti. Müzakereler devam etmekte iken ölen Şah Hüdabende yerine Safevi Şahı olan oğlu I. Abbas müzakereleri terkedip yeniden savaşa başladı. Fakat batıdan Ferhat Paşa serdarlığında Osmanlı orduları Karabağ ve Gence civarlarında başarılı savaşlar vermekte olduğu ve doğudan Özbek Hanı Abdullah'ın hücumlara başlamış olduğu sırada Şah Abbas İran'ın iki cephede savaş yapamayacağını anlamıştı. 

1590'da Şah Abbas bir barış antlaşması yapılmak üzere Tebriz'de merkezi olan Ferhat Paşa'ya başvurdu. Safevi devleti bir antlaşma müzakereleri yapıp antlaşma imzalamak için Erdebil hani "Mehdi Kulu Han"'ı müzakereci elçi olarak seçti ve rehine olarak Şah Abbas'ın kardeşi Hamza Mirza'nın oğlu "Haydar Mirza" bu heyete katıldı. Ferhat Paşa da bu İran heyeti ile birlikte İstanbul'a döndü ve ikinci vezirlik görevine devama başladı.

Safeviler ile Osmanlı Devleti arasında İstanbul'da yapılan müzakerelerden sonra 21 Mayıs 1590'da imzalanan antlaşma Ferhat Paşa Antlaşması veya "İstanbul Antlaşması" adı ile anılır. Bu antlaşma ile Osmanlı devleti doğudaki en geniş sınırlarına ulaşmış ve Tebriz, Karabağ, Gürcistan, Dağıstan ve Şirvan Osmanlılara bırakılmıştır.

İlk sadrazamlığından sonraki hayatı

Ferhat Paşa 1 Ağustos 1591'de Koca Sinan Paşa'nın sadaretten azledilmesi ile ikinci vezir olduğundan dolayı birinci defa sadrazam olarak atandı. Padişah III. Murad Koca Sinan Paşa'nın gözlerine mil çekilmesi cezasını uygulanabileceğine izin vereceğini belirtmesiyle beraber Ferhat Paşa daha lütuflu davrandı ve Koca Sinan Paşa tekrar Malkara'ya sürüldü. Ne yazık ki Koca Sinan Paşa'nın Ferhat Paşa'ya karşı hasmane kindarlığından vazgeçmediği sonraki hareketlerinden iyice anlaşılmaktadır. 

1591'de Erzurumlular şehirlerinde nöbetçi olan bulunan yeniçerilerden şikayet ettiler ve bu birlik de İstanbul'a kışlaya geri çağrıldı. Fakat bu birlik ayrılmak için harekete geçmeden önce şehir halkı onlara hücuma geçerek onları ayrılmayı zorlamak istedi ve kapıkulu askerleriyle halk arasında kavgalar çıktı. Bu İstanbul'da duyulunca yeniçeriler çorbalarını içmeyip isyan durumuna geçtiler. Bunu haber alan Sultan III. Murad bunun neden ortaya çıktığını ve ne tedbirler alındığını Sadrazam'a sordu. 

Ferhat Paşa ağalarından şikayetleri vardı şeklinde isyanı küçümseyici ve yatıştırıcı cevaplar verdi. Fakat sonradan gerçekler Sultan'a yetişince Sultan 4 Nisan 1592'de Ferhat Paşa'yı sadrazamlıktan azletti ve Kanijeli Siyavuş Paşa'yı üçüncü defa sedarete getirdi. Ama Ferhat Paşa ikinci vezirlik rütbesini korumuştur.

1594'te sadrazam olan Koca Sinan Paşa serdar-ı ekrem olarak Avusturya cephesinde bulunmaktayken ve çok şiddetli bir kış havası İstanbul'u tesiri altında bulundurmakta iken, III. Murad 15 Ocak 1595'te öldü. Manisa'da bulunan oğlu III. Mehmed İstanbul'a alelacele gelerek yeni padişah oldu. III. Mehmed sultanlığına 19 kardeşini öldürterek başlattı ve babasından aldığı devleti güya reform etmeye başladı. 16 Şubat 1595'te cephedeki sadrazam Koca Sinan Paşa'yı

Ölü padişahın mührüyle sadaret olunmaz.

gerekçesiyle azletti ve yerie ikinci vezir ve İstabul'da Sedaret Kaymakamı olan Ferhat Paşa'yı ikinci defa sadrazamlığa atadı.

Nisan 1595 başında Ferhat Paşa'nın konağında yapılan bir toplantıda Eflak isyanı meselesi konuşuldu ve isyan eden Eflak voyvodası Mihail üzerine bir sefer yapılması kararlaştırıldı. Fakat Ferhat Paşa aleyhtarı olan Koca Sinan Paşa ve taraftarları kapıkulu askerini kışkırtmaktaydı. Örneğin 23 Nisan günü Divan-ı Hümayundan konağına dönmekte olan Ferhat Paşa'nın yolu Haseki Hamamı önünde kesilip kapıkulu sipahilerin şikayetleri açıklanmış ve Ferhat Paşa tartaklanmıştı. Bu sipahi isyanı ve devam eden sipahi hücumları III. Mehmed tarafından yeniçeriler kullanılarak tepelenip dağıtıldı.

Ferhat Paşa orduyla 27 Nisan 1595'te Davutpaşa'dan Eflak seferine başladı.14 Mayıs 1595'te alınan bir karara göre Eflak ve Boğdan'ın imtiyazlı voyvodalık statülerine son verildi ve bu iki bölgede valilikle idare edilen vilayet idaresinin kurulmaya başlandı.

Ama Malkara'da sürgünde bulunan Koca Sinan Paşa taraftarları Ferhat Paşa'ya karşı çok yoğun bir kampanyaya giriştiler. Bu aksi propaganda kampanyası savaşa gitmek istemeyen yeniçeri ağalarını, subaylarını hatta neferlerini ve ulema ve medreseli softalara kadar çok kişiyi ilgilendirmekteydi.

Ferhat Paşa Eflak'a varıp isyancı Eflak voyvodası Mihail'e erişmek için Rusçuk'ta Tuna Nehri üzerinden bir köprü kurdurmaya başladı. Tam bu sırada Ferhat Paşa aleyhinde entrikalar bir zirveye erişti. İstanbul'da bulunan Koca Sinan Paşa taraftarları Ferhat Paşa'nın isyancı Voyvoda Mihail ile bir gizli anlaşması olduğuna dair dedikodular ayuka çıktı. 

Bu entrikalardan etkilenen III. Mehmed, güya ordusunu reform etme hedefiyle, 7 Temmuz 1595'te Ferhat Paşa'yı sadrazamlıktan azledip yerine Koca Sinan Paşa'yı sadrazam tayin etti. Bunun yanında Sultan, azil edilen Ferhat Paşa'nın idam edilmesi için bir irade çıkardı ve cepheye bu iradeyi ifa edecek memurlar gönderildi.

Ölümü 

Ferhat Paşa cephede iken İstanbul'da bulunan adamları vasıtasıyla idam edilmesine dair Sultan'ın bir irade çıkardığından, daha bu iradeyi ifa edecek Sultan memurları cepheye gelmeden haberdar oldu. Mührü hümayunu vezir Satırcı Mehmed Paşa'ya teslim etti ve gizlice İstanbul'a geldi. Kendine ait olan Metris Çiftliği'nde saklandı ve valide sultan Safiye Sultan ile aracılarla görüşüp onun yoluyla sultandan affın çıkmasını beklemeye koyuldu.

Fakat Ferhat Paşa'nın rakibi olan Koca Sinan Paşa Ferhat Paşa'nın saklandığı yeri öğrendi. Çeşitli entrikalarla Şeyhülislam Bostazade Mehmet Efendi'den bir fetva alıp bir ferman çıkarttı. Bostancılar çiftliğe gönderilerek Ferhat Paşa Yedikule zindanların getirildi. Ekim 1595'te orada cellatlar tarafından boğularak idam edildi. Cesedi Eyüpsultan'da yapılmakta olup inşası bitirilmemiş bulunan türbesine defnedildi.

Naima tarihine göre Sultan III. Mehmed sonradan onun hakkında söylenenlerin iftira olduğunu anlayınca çok müteessir olmuştur.

Değerlendirilmesi

Sicill-i Osmani'de şöyle değerlendirilir:

Gayretli, akıllı, tedbirli ve cesurdu.

Uzunçarşılı şunları bildirmektedir."

Ferhad Paşa kendisine her verilen vazifede başarı göstermiş olan 16. yüzyıl sonlarında gelen liyakatli vezirlerdendi... Doğru ve açık sözlü asabi olup değerli bir vezir olduğunu muassırları muttefikan beyan etmektedirler.

1595'te son sadrazamlığı sırasında çıkan Eflak isyanını bastırmada şüphesiz başarılı olacağı bilinmekteyken Eflak sınırını geçmeye hazırlanırken azil edilip katil iradesi çıkarılması Eflak isyanının büyüyüp bu ülke civarında yaşayan Müslüman Türk asıllılar için büyük bir felaket ve büyük bir halk göçmesine neden olduğu belirtilmektedir.

Eserleri

Ferhad Paşa, Kumkapı’da Mualla Mescidini, Halvetiye şeyhlerinden Mahmud Efendi için yaptırmıştır.

Ayrıca bakınız

  • Ferhat Paşa Antlaşması

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

OSMANLI İMPARATORLUĞU TARİHİ KRONOLOJİSİ

  OSMANLI İMPARATORLUĞU TARİHİ Osmanlı Padişahları Sıralaması ve Soy Ağacı  OSMANLI PADİŞAHLARI  - ERTUĞRUL GAZİ - OSMAN GAZİ HAN   ---- Osman Gazi Han Dönemi 1281-1324 ---- Osman Gazi Han Kronolojisi - Orhan Gazi Han   ----Orhan Gazi Han Dönemi (1324-1362) - I. Murad (1359 – 1389) I. Bayezid – Yıldırım Bayezid (1389 – 1402) I. Mehmed (1413 – 1421) II. Murad (1421 – 1451) Fatih Sultan Mehmed (1451 – 1481) II. Bayezid (1481 – 1512) Yavuz Sultan Selim (1512 – 1520) Kanunî Sultan Süleyman (1520 – 1566) II. Selim (1566 – 1574) III. Murad (1574 – 1595) III. Mehmed (1595 – 1603) I. Ahmed (1603 – 1617) I. Mustafa (1617 – 1618 / 1622 – 1623) Genç Osman (1618 – 1622) IV. Murad (1623 – 1640) İbrahim (1640 – 1648) IV. Mehmed (1648 – 1687) II. Süleyman (1687 – 1691) II. Ahmed (1691 – 1695) II. Mustafa (1695 – 1703) III. Ahmed (1703 – 1730) I. Mahmud (1730 – 1754) III. Osman (1754 – 1757) III. Mustafa (1757 – 1774) I. Abdülhamid (1774 – 1789) III. Selim (1789 – 1807) IV. Mu...

Mehmed Vahdeddin (1918 – 1922)

  36 - Mehmed Vahdeddin (1918 – 1922) Babası: Sultan Abdülmecid Annesi: Gülistü Kadın Efendi Doğumu : 2 Şubat 1861 Vefatı: 15 Mayıs 1926 Saltanatı: 1918 - 1922 (4) sene Mehmed Vahidüddin de 2 Şubat 1861 İstanbul 'da doğmuştur. Orta boylu, zayü fakat kuvvetli bir vücudu vardı. Kıymetli ulema tarafından iyi bir tahsil yaptırıldı.Tahta çıktığında Osmanlı Devleti en kötü günlerini yaşıyordu. Birinci Dünya Savaşında kendi cephelerimizde gâlip gelmemize rağmen yenik çıkmıştık. En ağır şartları ihtiva eden Mondros ve Sevr anlaşmaları yapıldı. Devletin tamamen elden çıktığını gören padişahın yüksek seviyede bir gizli toplantı yaparak zamanının kabiliyetli subaylarına, Anadolu 'ya geçip milleti istilâcılara karşı ayaklandırıp teslim olmamalarını tavsiye ettigi söylenir. Anadolu'da Milli kıyam harekâtı oldu. Milli Meclis teşekkül etti. Yeni meclis Padişahlığı kaldırarak, Cumhuriyet idaresini kabul etti. Zaten İstanbul işgal altında idi. Padişahın elinde ne bir kuvvet ve ne de ...

II. Bayezid (1481 – 1512)

8 - II. Bayezid (1481 – 1512) Babası : Fatih Sultan Mehmed  Annesi : Mükrime Hatun  Doğumu : 3 Aralık 1447  Vefatı : 26 Mays 1512  Saltanatı : 1481 - 1512 (31 ) sene İkinci Bayezid, uzun boylu, geniş göğüslü ve kuvvetli bir vücuda sahipti. Yüzü yuvarlak ve gözleri elâ idi. Cesur ve atılgandı. Aynı zamanda çok halim, selim ve dinine bağlı bir padişahtı. Babası Fatih Sultan Mehmed Han ilmi karşı büyük bir sevgi beslediği için, oğlu Bayezid'e her şeyden evvel kuvvetli bir tahsil vermeyi düşünmüştü.  O devrin en meşhur âlimlerinde ders okutturmuş, bütün İslâmi ilimleri en iyi şekilde öğretmişti. İkinci Bayezid, dinine çok bağlı olduğu için kendisine (Bayezid Veli) denildi. Bayezid Veli, şâirleri saraya toplar onlarla sohbet ederdi. Bayezid Veli çok alim bir zat idi.  Arapça ve Farsçayı gayet iyi bilirdi. İslâmi ilimlerin yanı sıra matematik ve felsefe tahsili de yapmıştır. Çağatay lehçesi ve Uygur alfabesini de öğrenmişti. Hattat ve bestekârdı.  Avni mahla...