Yıldız Mahkemesi
Darbe ile indirilen Sultan Abdülaziz, Feriye Sarayı'nda 4 Haziran 1876 günü sakalını düzeltmek için bir makas istemiş, daha sonra bilekleri kesik vaziyette bir minder üzerinde bulunmuş ve kısa zaman sonra hayatını kaybetmişti. Sâbık sultanın naaşı önce Feriye Karakolu'na götürülmüştü, doktorların incelemesiyle ölüm nedeninin bileklerini keserek intihar olduğu kararına varılmıştı. Bugün bile bu işin intihar mı yoksa cinayet mi olduğu tartışmaları sürmektedir. Sonrasında tahta geçen V. Murad da akıl sağlığının bozulması gerekçesi ile tahttan indirilmiş yerine II. Abdülhamid çıkarılmıştı. Ancak hâlâ hayatta olan V. Murad'ın iyileşme ihtimali vardı ve taraftarları onu tekrar tahta çıkarmak istemekteydi. II. Abdülhamid'in tahta çıktığı sene sabık Sultan Murad ve oğlu Selahaddin Efendi'yi bir vapur ile Avrupa'ya kaçırmak maksadıyla yerli ve yabancı kişilerden oluşan bir heyetin faaliyetleri, hafiyeler tarafından Saray'a bildirildi. Bu istihbarattan birkaç gün sonra çarşaf giymek suretiyle kadın kılığına girmiş ikisi maliye ve rüsumat kâtiplerinden diğer ikisi de Hristiyanlardan oluşan dört kişilik bir heyet, annesinin isteği üzerine Sultan Murad'a kurşun dökmek için geldiklerini söyleyerek saraya girmek ve eski sultanı kaçırmak istemişlerdi. Ancak bu teşebbüs alınan sıkı önlemler sayesinde başarısızlıkla sonuçlanmıştı.
Olayın sonrasında Ali Suavi ve taraftarlarının Çırağan Baskını ve darbe girişimi Sultan'ı büsbütün şüpheci hale getirdi. Bunun da üstüne Temmuz 1878'de Rum Masonlardan Kleanti Skelyeri yanında Aziz Bey, Ali Şeffati gibi kişilerin V. Murad'ı kaçırma girişiminin, hatta bazı iddialara göre bu plan ile eş zamanlı olarak II. Abdülhamid'e suikast planının son anda bir ihbarla engellenmesi, II. Abdülhamid'in şüpheciliğinin iyice artmasına neden oldu.
İktidarı tümden ele alan II. Abdülhamid artık tekrar bir darbe, kaçırma teşebbüsü olmaması ve önceki sultanların akıbetine uğramamak ve 1880'lere doğru uygulanan tedavilerle kısmen ruhi yönden iyileşmeye başladığı iddia edilen V. Murad'ın, tekrar kendi otoritesini riske atmaması için siyasi otoritesini iyice güçlendirmek istiyordu.
Sonuçta kendisinene muhalif olabilecek kitleyi ortadan kaldırmaya karar verdi. Bu amaçla da Haziran 1881 öncesi gözaltı, ifade alma, yakalama ve tutuklamalar başladı. Midhat Paşa da yakalananlar arasındaydı. Yakalanan kişilere yine mahkeme önüne çıkmadan önce ifadeleri öncesi ve sonrasında işkence yapıldığı da iddialar arasındadır.
Abdülhamid selefi olan amcası Sultan Abdülaziz'in öldürüldüğünden bahisle 27 Haziran - 29 Haziran 1881 tarihleri arasında Yıldız Sarayı'nın bahçesinde bir çadır kurdurdu. Suikast ve cinayetle suçladığı birçok kişiyi yargılattı. Ancak bu yargılamalar Abdülaziz'in ölümünün intihar mı yoksa cinayet mi olduğu ve cinayetse kimin/kimlerin nasıl işlediğini bulmak için değildi.
Bu yargılamalar ile II. Abdülhamid hem saltanatı için tehlike olarak gördüğü kişileri yok etmek hem de V. Murad'ı halkın gözünden düşürerek yeniden tahta çıkarılma ihtimalini ortadan kaldırma peşindeydi. Diğer önemli isimler ise Sultan Abdülaziz döneminin saray yönetiminde aktif rol oynayan Rüşdi Paşa, Damat Mahmut Celaletddin Paşa, Hasan Hayrullah Efendi gibi kişilerdi.
Bunların yanı sıra Sultan Abdülaziz'in cinayetiyle ve onun mallarının bir kısmını gasbetme suçlamasıyla yargılanan dönemin mabeyncisi Damat Nuri Paşa da yargılandı. Buna karşın sabık Sultan V. Murad ve annesi Şevkefza Sultan ise zaten hapiste tutulduklarından yargılanmadılar.
Mahkeme kurulunun başkanı Ali Sururî Efendi ve ikinci başkanı ise Rum asıllı Hristo Forides Efendi idi. Feriye Sarayı'nın görevlilerinden Pehlivan Mustafa, Cezayirli Pehlivan Mustafa ve Boyabatlı Pehlivan Hacı Mehmed ile Mâbeynci Fahri Bey, Binbaşı Namık Paşazade Ali Bey, Binbaşı Gürcü Necip Bey, Sadrazam Midhat Paşa, Damat Mahmud Celaleddin Paşa ve Damat Nuri Paşa idama; Seyyid Bey ve Albay İzzet Bey de 10 yıl hapse mahkûm edildi.
9 Temmuz 1881 günü toplanan 25 kişilik bir temyiz kurulu tarafından karar tekrar gözden geçirildi. Bu kurulun üyeleri arasında Gazi Osman Paşa ve Ahmed Cevdet Paşa da vardı. 25 kişi arasından 15 kişi mahkemenin kararının aynen uygulanması, 10 kişi ise cezaların hafifletilmesi yönünde oy kullandı. Böylece onaylanmış olan idam cezalarını II. Abdülhamid, Taif'te çekilmek üzere müebbet hapse çevirdi.
Taif'te zor koşullar altında hapis hayatı yaşayan Midhat Paşa ve Damat Mahmud Celaleddin Paşa 8 Mayıs 1884 gecesi muhafızları tarafından boğularak öldürüldüler. Eski şeyhülislam Hasan Hayrullah Efendi 1898'de Taif'te öldü. Nuri Paşa suçsuzluğunu iddia etse de müebbet hapis cezası almaktan kurtulamadı. Böylece II. Abdülhamid kendisine karşı olan muhalif kitleyi geçici süreliğine bertaraf etmiş oldu.
Yorumlar
Yorum Gönder