16. yüzyıl Osmanlı tarihçileri
1. İdris-i Bitlisi Heşt bi-hişt (Sekiz cennet)
Uzun Hasan’ın oğlu Yakup Bey’in sarayında kâtip iken 1501’de Osmanlı devletine sığınan İdris-i Bitlisî, 1502 senesinde II.Bayezid’in emri üzerine Farsça olarak büyük bir Osmanlı tarih kaleme aldı. Böylece ilk defa bir padişah emri üzerine bir tarih kitabı yazıldı. Bitlisi burada sekiz Osmanlı hükümdarını her biri birer defter teşkil edecek şekilde "sekiz cennet" adıyla kaleme aldı. 8000 beyitten oluşan bu eser 13 ayda tamamlandı.
Heşt bi-Hişt oldukça güç bir lisanla yazıldığı için diğer Türkçe eserler tarafından gölgede bırakıldı. Bu yüzden yazma kopyalarının sayısı azdır.
Bitlisi'den sonra Osmanlı Tarih yazıcılığında iki ekol ortaya çıkmıştır.
Bunlar
İran tarzı tarih yazıcılığı
Arap tarzı tarih yazıcılığı.
İran tarzı tarih yazıcılığı, olayları abartılı bir şekilde ele almayı gerektirir. Yavuz döneminde Mısır seferiyle birlikte Osmanlı Tarih yazıcılığına Arap tarzı girmştir. Bundan önce görülen ilk Arap tarih yazıcılığı örneği Kemal Paşazade'dedir. Özellikle İbn-i Fahd'ın Kemal Paşazade'nin üzerinde etkisi büyüktür.
Heşt bi-Hişt iki defa Türkçeye çevrilmiştir. Çevirenlerden birisi müellifin büyük oğlu Ebu'l-Fadıl Mehmet'tir. Türkçe tercümesi İstanbul Üniversite kütüphanesinde numara 430'da ayrıca Viyana kütüphanesinde bulunmaktadır.
Nuruosmaniye kütüphanesi numara 3078'de kayıtlı bulunan eserin "Heşt-Behişt Tercümesi" olduğu iddia edilmişse de, bu eser Kemal Paşa-zâde'nin "Tevârîh-i Âl-i Osmân"ının I., II. ve IV. Defter'lerinin bir arada bulunduğu bir mecmuâdan ibârettir.
2. Keşfî Mehmed Çelebi (ö.1524) Selim-name
Yavuz sultan Selim'in İran ve Mısır seferinde sır katibi olarak hazır bulundu. Arapça ve Farsça manzumelerle karışık olarak telif etmiş olduğu Selim-name'yi 1521'de bitirdi.
3. Şükrî-r Bitlisî Selim-name
İlk yazdığı "Selim-nâme" Koçi Bey tarafından hatalı bulununca kendisi tarafından imha edilmiş ve yerine yenisi yazılmıştır. "Selîm-nâme"si 1490’da I. Selim’in (Yavuz) Trabzon’a vali olmasıyla başlar ve Kanûnî Sultan Süleyman’ın cülusundan hemen sonrasına, 1521-1523’e kadar devam eder. Eserini I. Süleyman’a ve sadrazam İbrahim Paşa’ya sunmuş, mükâfat olarak kendisine bir tımar ihsan olunmuştur. Ayrıca Şükrî’den bir de "Süleyman-nâme" yazması istenmiş fakat bunu gerçekleştirememiştir.
Şükrî'nin Selim-nâme'si olayları gözleriyle görenlerin nakillerine dayanılarak yazıldığından yüksek bir tarihî değeri vardır.
Yazmaları Viyana'da, Upsala'da, Dresden'de, Londra'da ve İstanbul Millet Kütüphanesinde kayıtlı bulunmaktadır.
4. Hadîdî Tevarih-i âl-i Osman
II. Bayezid, Yavuz I. Selim ve Kanûnî I. Süleyman'ın ilk yıllarında yaşamıştır. Eseri 6646 beyitten oluşan manzum bir "Tevârîh-i Âl-i 'Osmân"dır. Eserde Osmanlı Devleti'nin kuruluşundan 1523’e kadar gelen olaylar anlatılır. Eser üzerine 1986’da Necdet Öztürk tarafından İstanbul’da bir doktora tezi hazırlanmış, daha sonra bu tez 1992 yılında Marmara Üniversitesi Yayınları tarafından basılmıştır.
5. Kemal Paşa-zade (ibn-i Kemâl) (1468-1534) Tevârih-i âl-i Osman
II. Bayezid döneminin en önemli tarihçisidir. Hayata ümera sınıfında atılıp daha sonra ilmiye sınıfına geçerek bu alanda hızla yükselmiştir. 300’ün üzerinde eseri vardır. Kanuni Sultan Süleyman döneminde şeyhülislamlığa getirilmiştir. Tıpkı İdris-i Bitlisî gibi, II. Bayezid’in emriyle Türkçe bir Osmanlı tarihi kaleme almıştır. 1505’te tamamlanan eser 10 defterden oluşur, her padişah bir defteri teşkil eder. Eserinde olayların ön plana çıktığı ve bu olayları neden-sonuç ilişkisi içerisinde sade bir üslupla değerlendirdiği için, ilmi tarihçilik Kemal Paşa-zâde ile başlar. Eseri bu yönüyle Arap tarih yazıcılığına da bir örnektir. Eserinin sonunu teşkil eden "Mohaç-nâme" müellifin bizzat sefere iştiraki dolayısıyla ayrıca bir kıymet oluşturmaktadır.
"Tevârîh-i Âl-i Osmân"ın Prof. Dr. Şerafettin Turan tarafından hazırlanan I., II. ve VII. defterleri Turk Tarih Kurumu tarafından Ankara'da basılmış; bu neşri Prof. Dr. Ahmet Uğur'un hazırladığı VIII. Defter'in son kısmını ve IX. Defter'in mukaddimesini içeren "Selim-nâme" adlı çalışma takip etmiştir. 1997 Yılında Şefaettin Severcan tarafından hazırlanan X. ve Ahmet Uğur tarafından hazırlanan VIII. Defter'le, 2000 yılında Koji Imazava tarafından hazırlanan IV. Defter de yine Turk Tarih Kurumu yayınları arasında neşredilmiştir. Son olarak, mevcut bütün defterlerin neşrini tamamlamak üzere; günümüze yalnız birer nüshası ulaşan III. ve VI. Defter'lerle, IX. Defter'in ayrıntılı bir neşri de Hakan Yılmaz tarafından baskıya hazır hâle getirilmiştir.
6. Matrâkçı Nasûh Beyân-ı Menâzil-i Sefer-i Irâkeyn
Kanûnî Sultan Süleyman zamanında yaşayan Nasuh b. Abdullah, bu hükümdarın cülusundan (1520), 1547 yılına kadar devam eden "Mecmâ'u't-Tevârîh" adında bir eser yazmıştır. En meşhur eseri Kanûnî Sultan Süleymân'ın Irakeyn Seferi'nde takip ettiği menzilleri minyatürler eşliğinde anlatan "Beyân-ı Menâzil-i Sefer-i Irâkeyn"dir. Müverrihin diğer bir eseri ise "Tuhfetü’l-Guzzât"tır.
"Beyân-ı Menâzil-i Sefer-i Irâkeyn" eseri Türk Tarih Kurumu yayınları arasında neşredilmiştir.
7. Muhyittin Cemali (ö.1554) Tevarih-i âl-i Osman
Meşhur şeyhülislam Zenbilli Ali Efendi’nin oğludur. Tevarih-i Ali Osman’ı yazmıştır. Yazma nüshaların çoğu 1557’de bitmektedir.
8. Rüstem Paşa (1500-1561) Tevarih-i âl-i Osman
1500’lü yıllarda Bosna’da doğdu. Vezirlik ve Sadriazamlik yapmıştır. Karısı, Kanuni Sultan Suleyman’in kızı Mihr-imah Sultandır. Eseri 1560 yılına kadar gelir. Neşrî tarihinden yararlanmıştır.
9. Lütfi Paşa (ö.1564) Tevarih-i âl-i Osman
Kaleme aldığı Tevarih-i Ali Osman başlangıçtan 1553 senesinin sonuna kadar olan olayları içerir.
10. Ferdi Süleymanname
Hammer ve Karabecek tarafından iddia edildiğine göre Ferdi, Kanuni Sultan Süleyman’nin 1515’te doğan ve Konya Ereğlisi'nde 1553’te boğdurulan şehzade Mustafa’nın mahlasıdır.
Ferdi,Süleyman’ın cülusu 1520’den 1542’ye kadar olan zamanı anlatan bir Süleyman-name adlı eser kaleme almıştır. Esere bu devrin baş kaynaklarından biri olarak bakılabilir.
11. Taşköprülüzade Ahmet (1494-1561) Şaka’ikü’n-Nu’maniye fi-Ulemai’d-Devletü’l-Osmaniye
Osmanlı ulemasından olup eserinde Osman Gazi’den I. Süleyman’a kadar yaşayan 552 alim ve şeyhlerin terceme-i halini (özgeçmiş) yazmıştır. Arapça’dır.
1852 yılında Mehmet Necmi tarafından Türkçe baskısı yapımıştır.
12. Za'îm mir Mehmed Kâtib (ö. 1592) Câmi'u't-Tevârîh
Câmi’u’t-Tevârîh adını taşıyan ve Sokullu Mehmet Paşa’ya sunulmuş olan bu eser beş kısma ayrılmıştır. 5. kısımda Osmanlı tarihi başlar. Bu dönemde müellifin kullandığı kaynaklar arasında Hadidi’nin "Tevârîh-i Âl-i 'Osmân"ı sık sık geçmektedir. Müellif ayrıca Neşrî'nin "Kitâb-ı Cihân-nümâ"sından ve Oruç Beg Târihi'nden de yararlanmıştır.
Eserin kuruluştan III. Murad devri başlarına kadar gelen Osmanlılar'la ilgili kısmı, Hakan Yılmaz tarafından neşre hazırlanmaktadır.
13. Koca Nişancı (ö. 1567) Tabakatü’l-Memalik fi-Derecatü’l-Mesalik
Asıl adı Celâlzâde Mustafa Çelebi'dir. Kastamonu Tosya'da doğdu. Nişancılık ve Tezkirecilik (belli bir meslekte tanınmış kişilerin özellikle şairlerin yaşam öykülerinin toplandığı eserler yazan) yapmıştır. Reisülküttaplıkta (katiplerin başı) bulunmuştur ve divan-ı humayun'un dört asıl üyesinden biridir.
Tabakatü’l-Memalik fi-Derecatü’l-Mesalik adlı eseri Osmanlı toplumunun tabakaları ve derecelerinden bahseder. Bu eserinde yazdığı otuz tabakadan otuzu da Kanuni'den bahseder. Kanuni'den bir sene sonra (1567) ölmüştür. 46 yıllık Kanuni döneminin tarihini yazdığından önemli bir tarihçidir. 30. tabaka, Kanuni'yi en iyi anlatan tabakadır.
Kanuni dönemini anlatan en iyi eser budur. Koca Nişancı ayrıca Osmanlı kanunlarını tedvin eden (bir araya getiren) insanlardan birisidir. Koca Nişancı'nın bundan başka bir Selim-name'si de vardır.
14. Mehmet Paşa (Küçük Nişancı) (ö.1571) Tarih-i Nişancı
Eseri Tarih-i Nişancı ilk evrensel tarihtir. Yaratılışla başlar. Özelliği: 1561'e kadar gelen Osmanlı tarihini mufassal (tasvirli-ayrıntılı) olarak yazmıştır. Eserin dörtte üçünü Osmanlı Tarihi oluşturur.
15. Feridun Ahmet (ö.1583) Münşe'aü's Selatin
Reisülküttap, nişancı ve sancak beyi olmuştur. Veziriazam Rüstem Paşa'nın kızıyla evlenmiş ve 1583'te ölmüştür. Münşe’atü’s-Selatin adlı eserinde kuruluştan III.Murat'ın cülusuna kadar olan Osmanlı tarihine ait 1880 resmi vesikayı içermek iddiasında bulunmuştur. Bu eserin değeri büyük olmakla birlikte, birçok sahte vesikayı da içerdiğinden tedbirle istifade edilmelidir.
16. Mustafa Cenabi (ö.1590) el-Aylamü’z-zahir veya Tarih-i Cenabi
Doğum tarihi ve doğduğu yer kesin olarak bilinmiyor. Çeşitli yerlerde müderrisliklerde bulunmuş ve 1587 yılında Halep kadılığına getirilmiştir.
Eseri, geniş içerikli ilk umumi tarih olup dili Arapça'dır. III. Murat'a ithaf edilmiştir. İnsanın yaratılışından başlar ve evrensel bir tarihtir.Eserin sade, anlaşılır bir dili ve üslubu vardır. Eser 82 bab üzerine kurulmuştur ve her bab bir hanedandan bahseder. Bunların sonuncusu Osmanlı hanedanına ayrılmış olup 1588 yılına kadar olan olaylardan bahseder.
17. Hoca Sâdeddin Efendi (1536-1599) Tâcü't-Tevârih (Tarihlerin tacı)
Meşhur alim Ebussuud Efendi'nin talebesidir. 1571'de Sahn mertebesine çıkmış, 1574'te III. Murat'ın şehzade hanlığını yapmıştır. 1598'de şeyhülislam makamına getirildi. 1599'da öldü.
Hoca Sâdeddin Efendi kendi yaşadığı dönemi yazmadı. Eseri Osman Gazi'den I. Selim'in ölümüne kadar olan tarihi içerir. Sonuncu 5. cildi dönemin düşünür ve bürokratlarının biyografilerini barındırması açısından önemlidir.
Eseri İsmet Parmaksız tarafından 5 cilt halinde Türkçeye çevrildi. İngilizceye, Fransızcaya, Latinceye ve İtalyancaya tercümesi yapılmıştır.
18. Gelibolulu Mustafa Âlî (1541-1599) Künhü'l-Ahbâr
Gelibolu'da Nisan 1541'de dünyaya geldi. İyi bir medrese tahsili yaptıktan sonra saraya intikal etmiş birçok himmetleriyle Lala Mustafa Paşa'nın hizmetine girerek Suriye ve Mısır'da bulunmuş, sonra uzun zaman defterdarlık yapmıştır.
Fakat düşmanlarının entrikaları sonucu sancak beyi vazifesine indirilmiştir. Bundan sonraki hayatı açık değildir. Cidde'de 1599'da öldüğüne göre Arabistan'a sürgüne gönderildiği tahmin edilmektedir. 16. yüzyılın en şöhretlisi kabul edilen Mustafa Ali, bir genel tarih mahiyetinde olan Künhü’l-Ahbar adlı dört kısımdan oluşan bir eser yazmıştır. Bu eser Mustafa Ali'ye gerçek ününü kazandıran eserdir. İlmi-tenkitçi tarih anlayışıyla kaleme aldığı bu eser, okuduğu 160 kitabın özüdür. Sırasıyla Peygamberler Tarihi, İslam Tarihi, Türk ve Moğol Tarihi ve nihayet Osmanlı Tarihi anlatılır. Osmanlı tarihi 1596'da sona erer.
Yaşadığı dönemin gereği olarak ilim adamları için gerekli olan patronaj ilişkisi Mustafa Ali için de gerekli idi.Bu yüzden Künhü'l-Ahbar'a kadar olan bütün eserlerini sürekli birilerine ithaf etmişti. Ancak hayatı boyunca nişancılık makamını elde etmek istemesi, ancak bunu başaramaması üzerine kırgın ve dargın bir ruh haliyle yazdığı Künhü'l-Ahbar'ı diğer eserlerinin aksine hiç kimseye ithaf etmemiştir.
Mustafa Ali'ye göre Batı'nın etnolojisi ile Doğu'nun kültürü birleşecek, ortaya çok nadide ve eşsiz bir toplum çıkacaktı ve Osmanlı kültürünün kendine özgü kimliği, etnik ve dinsel toplulukların iç içe geçmesiyle doğrudan bağlantılıydı. Bu yüzden Osmanlı devletinin başarısı için Müslüman kimliği yeterli değildir. Bir siyasal yapılanma aynı zamanda İslami dini kültürle bağlantılı olarak olgun evrenselci entelektüel ve tinsel gelenekleri geliştirmek zorundaydı. Ali vücut ve ruh dikotomisinden (Birbirinin zıddı olan ancak biri olmadan diğerinin anlam ifade etmeyeceği şeyleri anlatan sosyal ve siyasal bilim terimi./ doğada olan zıtlıkların birlikteliği.) söz eder; Osmanlı sınır halkı güçlü vücutlar ve savaşçılar sağlıyordu, ruh ve zihin ise artbölgenin medreselerinden geliyordu. Yüksek kültürü sınır boylarına getiren alimler gelecek kuşaklara öğrenme isteğini ve saygısını miras bıraktılar. Osmanlı devletinin büyük bir kültür oluşturmasını da bu sağladı.
Mustafa Ali'nin eserleri üçe ayrılır:
Edebi, tarihi ve sosyal içerikli eserler.
Mustafa Ali'nin diğer eserleri: Mihr-ü Mah'da aşkı anlatmıştır. Nadirü'l Meharib yazarın ilk eseri olup Bayezid-Cem arasındaki taht kavgasını anlatır.
Eserleri Şunlardır:
Tarih:
Künhü'l-Ahbâr . *Menâkıb-ı Hünerverân. *Hâlâtü'l-Kâhire mine'l-Âdâti'z-Zâhire. *Fusûlü'l-Hallü ve'l-Akd fî Usûli'l-Harcı ve'n-Nakd. *Nusretnâme. *Fursatnâme . *Nâdirü'l-Mehârib.
Heft-Meclis . *Zübdetü't-Tevârih . *Mirkatü'l-Cihâd .
Câmiü'l-Buhûr der-Mecâlis-i Sûr
Edebi:
Dîvan.
Farsça Dîvan . *Mihr ü Mâh . *Mihr ü Vefâ . *Tuhfetü'l Uşşâk . *Riyâzü's-Sâlikin
Sosyoloji:
Nushatü's-Selâtin . *Mevâidü'n-Nefâis fî Kavâidi'l-Mecâlis . *Mehâsinü'l-Âdâb . *Hülâsatü'l-Ahvâl der-Letâif-i Mevâiz-i Sahîh-i Hâl . *Tuhfetü's-Sulehâ
Diğer:
Nevâdirü'l-Hikem . *Hakâyıku'l-Ekâlim . *Menşeü'l-İnşâ . *Münşeât;
19. Selaniki Mustafa (ö.1599) Tarih-i Selanik
Selaniki, Kanuni'nin son zamanları ile II. Selim, III. Murat ve III. Mehmet devirlerini yaşamıştır. Sokullu Mehmet Paşa'nın emrinde çeşitli görevlerde bulunmuştur. Kanuni'nin son ve 13. seferi olan Zigetvar seferine katılmış ve gördüklerini eserine nakletmiştir.
Tarih-i Selanik adlı eseri 1563-1599 arası Osmanlı tarihinden bahseder. Selaniki'nin eseri bu dönem için çok önemlidir. Eserde Kıbrıs’ın Fethi (1571), İnebahtı Deniz Savaşı (1571) ve Tunus’un Fethi gibi önemli hadiseler vardır. Divan kâtipliği görevinde bulunduğu sırada devletin sır olarak kabul ettiği arşiv belgelerinin yönetiminden dolayı bu belgeleri bizzat görüp yazdığı için "birinci el kaynak" teşkil eder.
Prof.Dr. Mehmet İpşirli tarafından 1989'da İstanbul Üniversitesi; 1999'da Türk Tarih Kurumu Yayınlarından neşredilmiştir.
Yorumlar
Yorum Gönder