Ana içeriğe atla

15. yüzyıl Osmanlı tarihçileri ve eserleri

15. yüzyıl Osmanlı tarihçileri ve eserleri

Ahmedi (1334-1412,Amasya) Dasitan-i Tevarih-i Mülük-ü Al-i Osman (İskendername)
Osmanlı tarihinden bahseden en eski eser, Ahmedî’nin "İskender-nâme" adlı eserine müstakil bir kısım olarak ilâve ettiği “Dâsitân-ı Tevârîh-i Mülûk-i Âl-i 'Osmân” isimli manzum parçadır. 8754 beyitten oluşan ve uzun bir mesnevî özelliği taşıyan İskendername bir “evrensel tarih"tir; Âdem ile başlar, Makedonya kralı Büyük İskender’in hayatı ve kahramanlıklarını anlatır. 

1390 yılında tamamlanmış ve Germiyanoğlu Süleyman Bey’e sunulmuştur. Ahmedî, daha sonra bu eserinin sonuna Yıldırım Bayezid’e kadar gelen bir Osmanlı tarihi eklemiş ve bunu 1410 yılında I .Bayezid’in oğlu Emir Süleyman’a takdim etmiştir. 

“Dâsitân-ı Tevârîh-i Mülûk-i Âl-i 'Osmân” adını taşıyan 340 beyitlik bu bölüm, Ertuğrul Gazi’den başlayarak Emir Süleyman’a kadar gelen ilk 200 yıllık Osmanlı tarihi hakkında bilgi verir. Bu eserin İÜ'de kayıtlı olan en eski tarihli nüshasının, 1983 yılında İ. Erünsal tarafından tıpkıbasımı yapılmıştır.

1.Şükrullâh Efendi (1388-1464?) Behcetü't Tevârîh,
II. Mehmed (Fâtih, 1451-1481) devri tıpçılarından Şirvanlı Şükrullah ile karıştırılan müellif; 1456’da yazmaya başladığı eserini 1458’de tamamlamış ve devrin meşhur sadrazamı Mahmut Paşa’ya ithaf etmiştir. Behcetü't Tevârîh adlı eseri, 13 kısımdan meydana gelen umumî bir tarihtir. 13.kısım, II. Mehmet’in tahta çıkmasına kadar gelen Osmanlı tarihinden bahseder.[1]

2. Çelebi Mehmet, II.Murat ve II. Mehmet zamanlarını (1413-1481) idrak eden müellifin 1407’den itibaren verdiği bilgiler çok önemli olup ana kaynak mahiyetindedir. Farsça olan eser Kanuni devrinde Türkçe’ye tercüme edilmiştir. Eser Karamani Mehmet Paşa, Sarıca Kemal, Ruhi Çelebi, Mehmet Zaim ve pek çok tarihçi tarafından kaynak olarak kullanılmıştır. Türk Boyları ve Osmanlı'larla ilgili son kısmı Nihal Atsız tarafından 1939-49'da iki defa Türkçe’ye çevrilerek neşredilmiştir.

3. Kâşifî Gaza-name-i Rum

"Gaza-name'-i Rum";Fatih Sultan Mehmed'in saray şehnamecisi Kâşifî tarafından yazılan ve padişaha sunulan en eski gazavat-name örneklerindendir. Farsça olarak kaleme alınan eser, Sultan II. Murad'ın tahttan çekilerek yerine oğlu II. Mehmed'i geçirmesiyle başlar ve Varna Savaşı'nın ayrıntılı bir biçimde tasvir edilmesinden sonra, Sultan II. Murad'ın tekrar tahta davet edilmesi ve akabinde meydana gelen olaylarla devam eder. 

Eserin en önemli özelliği; diğer tarih kaynaklarında Sultan II. Murad'ın ikinci kez tahta geçişi müstakil bir padişahlık gibi ele alınırken, Kâşifî'nin diğer kaynaklarda rastlanmadık bir biçimde II. Mehmed'in saltanatını hala devam eder gibi göstermesidir. 

Bunda kuşkusuz müellifin, II. Mehmed'e duyduğu özel yakınlığın büyük rolü olmalıdır. Eserin günümüze ulaşan yegane nüshası, İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi, Farsça Yazmalar, nr.: 1388'de kayıtlıdır. 

2005 yılında M. Esmail'in doktora tezine konu olan eser, dönemin diğer kaynaklarında yer almayan ciddi bilgiler içerdiği için, II. Murad döneminde yazılmış en eski ve en önemli vekayinameler arasında yer alır.

4. Oruç b. Âdil el-Edrenevî (Oruç Beg) Tevarih-i Al-i Osman,

1503'e (H. 908) kadar gelen olayları anlatır. Fatih Sultan Mehmed ve II. Bâyezid devirleri için ana kaynaktır. Her iki dönemi de ayrıntılarıyla verir. Yahşi Fakih'in "Menâkıb-nâme"sinden söz eder. Aşıkpaşazade ile Neşrî tarihlerini tamamlayacak değerdedir. Nesir tarzında yazılan en eski Osmanlı tarihidir.

5. Nişancı (Karamani) Mehmet Paşa Tevarihü's-Selatinü'l-Osmaniyye

Uzun yıllar nişancılık yaptığı için nişancı vasfı ile ün yapan Mehmet Paşa aslen Karamanlı bir Türk'tür.1 478-1481 senelerinde II. Mehmet'in sadrazamı iken padişahın ölümünü müteakip yeniçeriler tarafından öldürülen Karamani Mehmet Paşa, iki kısımdan ibaret bir Osmanlı Tarihini Arapça olarak kaleme aldı. 1.risale Osman Gazi’den II. Mehmet’in cülusuna kadar (1451), 2.risale 1451’den Mart 1480 arasındaki olayları anlatır. Bu eser yalnızca Osmanlı tarihinden bahsettiği için evrensel bir özellik taşımaz.

6. Aşıkpaşazade (1393-1481) Tevarih-i Al-i Osman

Çorum Elvançelebi’de 1393’te dünyaya gelen ve bu asrın sonlarına kadar yaşamış olan müellifi, kendini Derviş Ahmet Aşıki olarak tanıtır. II. Murat’ın Balkan seferinde bulunmuş ve II. Mehmet’in bütün seferlerini yakından takip etmiştir. 

15. yüzyıl Osmanlı devleti tarihi için en önemli kaynak mahiyetinde olan bu “menkıbe” tarzındaki eser tarih yazma amaçlı yazılmamıştır. Karşılıklı konuşma tarzında yazılan bu eser, Osmanlı padişahlarını birer Gazi olarak gösterir.

Eser adeta gazaya giden ordunun maneviyatını artırmak için destani bir şekilde kaleme alınmıştır. Aynı zamanda bir halk destanı şeklindedir.

Türkçe nesir (düzyazı) olarak yazılmış ilk Osmanlı tarihidir ve bütünüyle Osmanlı tarihini ele alan ilk Türkçe eserdir. Bu eserinde ilk defa Osmanlı devletinin kuruluşunda rol oynayan 4 önemli zumreden bahseder: Gaziyan-ı Rum, Ahiyan-ı Rum, Abdalan-ı Rum ve Baciyan-ı Rum. Aşıkpaşazade, tarihini şahit olduğu yıllardan önceki devirlerini Orhan Gazi’nin imamının oğlu Yahşi Fakih’in menakıbnamesinden ve II. Murat devrinde Bursa naibi (vekili) olan bir zattan okuyup dinleyip naklettiğini söyler. Eserini 86 yaşında yazmıştır.

7. Enverî Düstûrnâme-i Enverî,

Eserin British Museum nüshası ve Topkapı Revan yazması üzerinde Fatma Kaytaz tarafından bir doktora tezi hazırlanmıştır.

Behiştî'nin vekâyînâmesinin II. Bayezid dönemiyle ilgili kısmı, A. Moser tarafından yayınlanmıştır. Münşiyâne bir üslûpla, manzum ve mensur olarak kaleme alınan eserin, İstanbul Araştırmaları Merkez Kütüphanesi'nde kayıtlı ilk üç cildini içine alan nüshası ve Yıldırım Bâyezid'den Fâtih Sultan Mehmed'e kadarki diğer 4 padişahla ilgili ciltleri içine alan British Museum nüshası ile, Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi'ndeki II. Bâyezid'in ilk yıllarını anlatan son cildi Hakan Yılmaz tarafından yayına hazırlanmaktadır.

8. Mehmed Neşrî (ö.1520) Cihan-nüma,

II. Murat, II. Mehmet ve II. Bayezid devirlerinde yaşamıştır. II. Bayezid dönemi tarihçisidir. Eser evrensel olup Âdem'den başlar.8 kısımdan oluşur. Son kısmı Osmanlı tarihi ağırlıklı olup 1485 yılına kadar olan olayları anlatır. Neşrî'nin Cihan-nüma'sı “tarihi tarih için yazmada” ilk kıpırdanmayı gösterir. Neşrî'nin Cihannüma'sı “tenkitçi” tarzda yazılmış ilk eserdir.

Neşrî, Cem Sultan ile II.Bayezid arasında geçen taht mücadelesinde Cem'in tarafını tutmuş, Cem ölünce II. Bayezid'den af dileyip saraya kabul edilmiştir. II.Bayezid'i öven kasidesi vardır. Neşrî'nin Cihan-nüma'sı kendinden sonraki tarihçilere kaynaklık etmesi açısından önemlidir ve 15. asır için en önemli kaynaklar arasındadır. Eser Türk Tarih Kurumu Yayınları'nca yayınlanmıştır.

9. Dursun Bey Tarihi-i Ebu'l Feth-Sultan Mehmet Han,

İstanbul'un zaptında bizzat bulunmuştur. Divan katibi, Anadolu ve Rumeli defterdarlığı makamlarında da bulunmuş olan Dursun Bey "Tarih-i Ebu’l Feth-Sultan Mehmet Han" isimli II. Mehmet'in ve II. Bayezid'in saltanatının ilk 6 senesini içeren bir eser bırakmıştır. Yazar, Sultan II. Murat devrini kısaca özetledikten sonra Fatih devrini ve II. Bayezid devrini anlatır. Bu kitap 1497-1500 seneleri arasında yazılmıştır.

Eser, 1977 yılında Mertol Tulum tarafından İstanbul Fetih Cemiyeti yayınları arasında yayınlanmıştır.

10. Sarıca Kemal Dasitan-ı Ali Osman (Selatin-name),

Bergamalı olan müellif 1490 yılında II.Bayezid'in emriyle 300 beyitten oluşan Dasitan-ı Ali Osman veya Selatin-name adıyla bilinen Türkçe bir tarih yazmıştır. Yazar Osmanlı komutanlarının kahramanlıklarını över, özellikle Osmanlı Türklerinin Anadolu'ya gelmelerini ve Sultan Alaaddin ile karşılaşmalarını tasvir eder.[2]

11. Behiştî Sinan Çelebi

Asıl ismi Ahmed bin Sinan olup "Behiştî" mahlâsı ile şöhret bulan müellif, İstanbul'un ilk subaşısı olan Karıştıran Süleyman Bey’in oğludur. II. Bâyezid döneminde sancak beyliği yapmış olan Behiştî, tezkire kitaplarında Dîvân edebiyatında ilk "hamse"yi yazan, asrının en büyük şairleri arasında zikredilir. II. Bayezid döneminde, işlediği bir suçtan dolayı pâdişahın hışmından korkarak Herat'a kaçan müellif, burada tanıştığı Molla Câmî ve Ali Şir Nevâî'nin şefaati sayesinde affedilerek tekrar İstanbul'a dönmüş ve eski vazifesine yeniden tayin edilmiştir. "Leylî-vü Mecnûn", "Yûsuf-u Züleyhâ", "Vâmık-u Azrâ", "Hüsn-ü Nigâr" ve "Süheyl-ü Nev-bahâr" adlarını taşıyan şiir kitaplarından günümüze yalnız "Leylî-vü Mecnun" adlı eseri ulaşmış olup, yegâne nüshası İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi'nde (TY, no.: 5591) kayıtlıdır.

Şairliğinin yanı sıra tarihle de meşgul olan Behiştî, kuruluştan II. Bayezid'in saltanatının ilk yıllarına kadar gelen bir "Tevârîh-i Âl-i 'Osmân" kaleme almıştır. Eserini yazarken Âşık Paşa-zâde, Neşrî ve Anonim târihlerden yararlanmıştır. Eserin British Museum nüshası ve Topkapı Revan yazması üzerinde Fatma Kaytaz tarafından bir doktora tezi hazırlanmıştır.

Behiştî'nin vekâyînâmesinin II. Bayezid dönemiyle ilgili kısmı, A. Moser tarafından yayınlanmıştır. Münşiyâne bir üslûpla, manzum ve mensur olarak kaleme alınan eserin, İstanbul Araştırmaları Merkez Kütüphanesi'nde kayıtlı ilk üç cildini içine alan nüshası ve Yıldırım Bâyezid'den Fâtih Sultan Mehmed'e kadarki diğer 4 padişahla ilgili ciltleri içine alan British Museum nüshası ile, Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi'ndeki II. Bâyezid'in ilk yıllarını anlatan son cildi Hakan Yılmaz tarafından yayına hazırlanmaktadır.

12. Ruhi Çelebi

Ruhinin hayatı hakkında kesin bir bilgi yoktur. Müellifin eserinin birinci kısmına Mebadi, ikinci kısmına Metâlib adı verilmektedir. Ruhi'nin eseri 1511 yılına kadar devam etmektedir. 16. yüzyıl tarihçilerinden Ali, Ruhi'yi kaynaklarında sık sık zikreder. Müneccimbaşı da Ruhi'den faydalanmıştır.

13. Hasan b. Mahmûd el-Bayâtî, Câm-ı Cem-Âyîn,

Fatih Sultan Mehmed ve II. Bayezid dönemlerinde yaşamış olan Hasan bin Mahmûd el-Bayâtî, Fâtih Sultan Mehmed'in saltanatının son yılında, 1481 (h. 886)'da çıktığı bir Hacc yolculuğu esnasında padişahın küçük şehzadesi Cem Sultan'la karşılaşmış ve tarih ve "ensab" ilmine meraklı olan şehzadenin isteği üzerine, yanında bulunan bir "Oğûz-nâme" nüshasına dayanarak, Osmanoğulları'nın nesep silsilesini kronolojik bilgiler ışığında anlatan "Câm-ı Cem-Âyîn" adlı silsilenâmesini yazmıştır. Eser, içerdiği bilgiler ve kurgulama tarzı bakımından alanında tek olması nedeniyle büyük bir değer taşımaktadır. Nitekim söz konusu eserin Türkler'in her peygamber döneminde İslâm dinini tasdik ettiklerine ve müslümanlıkla tanışmalarının bilinenin aksine, sonraki asırlarda değil, bizzat Muhammed peygamber döneminde gerçekleştiğine dair ciddî tarihsel veriler içermesi; onun daha önce Reşîdüddin'in "Câmi'ü't-Tevârîh"inde verdiği bazı bilgileri tasdik edecek yapıda ve tarihin akışını tamamen değiştirecek bir tarzda, Türk tarihi açısından son derece kıymetli ve önemli bilgiler içeren eşsiz bir kaynak olduğunu ortaya çıkarmaktadır.

Eserin, Ali Emîrî Efendi tarafından Yanya'nın Delvino kazasında bulunan nüshası, müellif tarafından hicrî 1331 yılında "Nevâdirü'l-Eslâf" külliyatının 5. eseri olarak basılmış; daha sonraki yıllarda yine Ali Emîrî tarafından, eserin öncekine nisbetle imla yönünden daha tam olan başka bir nüshası bulunarak Millet Kütüphanesi'ndeki Tarih koleksiyonuna katılmıştır. Ali Emîrî Efendi'nin kütüphanesine sonradan kazandırdığı bu ikinci nüsha, Fahrettin Kırzıoğlu tarafından sadeleştirilerek Atsız'ın "Osmanlı Tarihleri" içinde yayınlanmıştır. (Türkiye Yayınevi, İstanbul, 1949.) Yakın zamana kadar yegâne nüshası Ali Emirî nüshasından ibaret sanılan eserin, Hakan Yılmaz tarafından yurt içi ve yurt dışı kütüphanelerinde yapılan araştırmalar neticesinde 4 nüshası daha bulunduğu tespit edilmiş ve mevcut 5 nüsha karşılaştırılarak, Ali Emîrî ve Nûruosmâniye nüshalarının tıpkıbasımları ile birlikte transkripsiyonlu olarak neşredilmiştir. (İstanbul, 2007.) Bu neşrin giriş kısmında, diğer Osmanlı kaynaklarında yer alan "Oğuz-nâme" kaynaklı bilgiler ayrıntılı olarak incelenmiş (Bk. a.g.e., Giriş, s. XI-XXIV.) ve ayrıca metin kısmında "Câm-ı Cem-Âyîn"deki bilgilerle kıyaslanarak malûmat tenkidi verilmiştir.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

OSMANLI İMPARATORLUĞU TARİHİ KRONOLOJİSİ

  OSMANLI İMPARATORLUĞU TARİHİ Osmanlı Padişahları Sıralaması ve Soy Ağacı  OSMANLI PADİŞAHLARI  - ERTUĞRUL GAZİ - OSMAN GAZİ HAN  ---- Osman Gazi Han Dönemi 1281-1324 ---- Osman Gazi Han Kronolojisi - Orhan Gazi Han ----Orhan Gazi Han Dönemi (1324-1362) - I. Murad (1359 – 1389) I. Bayezid – Yıldırım Bayezid (1389 – 1402) I. Mehmed (1413 – 1421) II. Murad (1421 – 1451) Fatih Sultan Mehmed (1451 – 1481) II. Bayezid (1481 – 1512) Yavuz Sultan Selim (1512 – 1520) Kanunî Sultan Süleyman (1520 – 1566) II. Selim (1566 – 1574) III. Murad (1574 – 1595) III. Mehmed (1595 – 1603) I. Ahmed (1603 – 1617) I. Mustafa (1617 – 1618 / 1622 – 1623) Genç Osman (1618 – 1622) IV. Murad (1623 – 1640) İbrahim (1640 – 1648) IV. Mehmed (1648 – 1687) II. Süleyman (1687 – 1691) II. Ahmed (1691 – 1695) II. Mustafa (1695 – 1703) III. Ahmed (1703 – 1730) I. Mahmud (1730 – 1754) III. Osman (1754 – 1757) III. Mustafa (1757 – 1774) I. Abdülhamid (1774 – 1789) III. Selim (1789 – 1807) IV. Mustafa (1...

II. Mehmet (Fatih Sultan Mehmed)

  II. Mehmet (Fatih Sultan Mehmed)  Babası : İkinci Sultan Murad  Annesi . Huma Hatun  Doğumu : 29 Mart 1432  Vefatı : 3 Mays 1481  Saltunatı : 1451 - 1481 (30) sene Fatih Sultan Mehmed Han Hazretleri, uzun boylu, dolgun yanaklı, kırmızı - beyaz tenli, kırık burunlu, kolları adaleli ve kuvvetli bir padişahtı. Devrinin en büyük ulemasından birisi idi. Yedi tane yabancı lisan bilirdi. Âlim, şâir ve sanatkârları toplar ve onlarla sohbetten çok hoşlanırdı. Gayet soğukkanlı ve cesurdu. Eşsiz bir kumandan ve idareci idi. Yapacağı işler hususunda, en yakınlarına bile hiç birşey sızdırmazdı. Fatih Sultan Mehmed'in ömrü seferlerle geçti. Yıkılmaz diye bilinen Bizans'ı yıktı. İstanbul'u fethetti. Ayasofya kilisesini câmiye çevirdi. Kryamete kadar câmi olarak kalmasını istedigi bu muhteşem mâbed için mükemmel bir vakfiye yazdırttı.  (Bu,vekâlet Arşivi Tapu Defterleri No:20, 27, 167, 251 ) 1127 sene kilise, 481 sene de câmi olarak kullanılan Ayasofya, 1934'de müze...

Abdülmecid (1839 – 1861)

  32 - Abdülmecid (1839 – 1861) Sultan Abdülmecid, 25 Nisan 1823 günü doğdu. Babası Sultan İkinci Mahmud, annesi Bezm-i Âlem Valide Sultan’dır. Sultan Abdülmecid, babasının arzusu yönünde bir eğitim ve terbiye gördüğü için ıslahatçı fikirlere sahipti. Batı âlemine karşı hayranlık besliyordu. Babasının vefatı üzerine, henüz 17 yaşında iken Osmanlı tahtına oturdu. Devletin ilerleyişi için Avrupaî hayat tarzının ülke çapında yaygınlaştırılmasını istedi. Saltanatının henüz dördüncü ayında ilân ettiği Gülhane Hatt-ı Hümâyûnu sebebiyle Tanzimat Dönemi padişahı olarak şöhret bulmuştur. Sultan Abdülmecid, batılı yazarların takdir ve sevgiyle andıkları bir padişahtı. Âdil, merhametli, ıslahatçı, yenilikçi bir insan olan Sultan Abdülmecid, 25 Haziran 1861 tarihinde, 39 yaşında iken İstanbul’da veremden dolayı vefat eden Sultan Abdülmecid, Yavuz Sultan Selim’in türbesi yanındaki mezarına defnedildi. Sultan İkinci Mahmud, ölüm döşeğinde iken, Osmanlı Devleti’ne karşı ayaklanmış olan Kavalalı M...