Ana içeriğe atla

Safiye Sultan

 

Safiye Sultan 

Venedik’ten kaçırılan sultanlardan biridir. 15 yaşında III. Murad’ın eşi olmuştur. Saraya getiriliş şekli Nurbanu Sultan ile benzediği için kendisiyle sıklıkla karıştırılmaktadır. Gerçekte Safiye Sultan, Nurbanu Sultan’ın gelinidir. Güzelliği ve zekası ile büyük bir nüfuz sahibi olmuş ve birçok kadını düşman edinmiştir. Entrikalarla hayatı kitaplara konu olmuştur. Nurbanu Sultan ile aralarında sürekli iktidar çekişmeleri olmuştur. Nurbanu Sultan, oğlu III. Murad’a sırf Safiye’yi unutsun diye alımlı ve güzel cariyeler sunar. Ancak bu konuda başarılı olamaz. Sultan Murad’a her istediğini yaptırmayı başaran Safiye Sultan, tıpkı Nurbanu Sultan gibi Venedik yanlısı bir politika izlemiştir.

Safiye Sultan 

Venedik’ten kaçırılan sultanlardan biridir. 15 yaşında III. Murad’ın eşi olmuştur. Saraya getiriliş şekli Nurbanu Sultan ile benzediği için kendisiyle sıklıkla karıştırılmaktadır. Gerçekte Safiye Sultan, Nurbanu Sultan’ın gelinidir. Güzelliği ve zekası ile büyük bir nüfuz sahibi olmuş ve birçok kadını düşman edinmiştir. Entrikalarla hayatı kitaplara konu olmuştur. Nurbanu Sultan ile aralarında sürekli iktidar çekişmeleri olmuştur. Nurbanu Sultan, oğlu III. Murad’a sırf Safiye’yi unutsun diye alımlı ve güzel cariyeler sunar. Ancak bu konuda başarılı olamaz. Sultan Murad’a her istediğini yaptırmayı başaran Safiye Sultan, tıpkı Nurbanu Sultan gibi Venedik yanlısı bir politika izlemiştir.

Safiye Sultan veya Melike Safiye Sultan (Osmanlıca: صفیه سلطان; d. 1550 - ö. 10 Kasım 1605[1] veya Ocak 1619[2]), Osmanlı Padişahı III. Murad'ın eşi ve Sultan III. Mehmed'in annesi.

Hüküm süresi : 16 Ocak 1595 - 22 Aralık 1603

Önce gelen : Nurbanu Sultan

Sonra gelen : Handan Sultan, Haseki Sultan

Hüküm süresi : 27 Aralık 1574 – 16 Ocak 1595

Önce gelen : Nurbanu Sultan

Sonra gelen : Handan Sultan

Doğum : 1550(?) (Dukagjin, Arnavutluk) 

Ölüm : 10 Kasım 1605 veya Ocak 1619 (İstanbul, Osmanlı İmparatorluğu) 

Defin : III. Murad Türbesi, Ayasofya Camii, İstanbul

Eşi : III. Murad

Çocukları

III. Mehmed

Ayşe Sultan

Fatma Sultan

Hanedan : Osmanlı Hanedanı

Dini : Hristiyan ailede yetişip muhtemelen sarayda cariyeliği esnasında Müslüman olmuştur.

Kökeni hakkında kesin bir bilgi olmamakla birlikte çeşitli rivayetler vardır. O dönemin Venedik kaynaklarında Dukakin'de Rezi köyünde doğduğu ve Arnavut kökenli olduğu belirtilir. III. Murad'ın ilk saltanat yıllarında İstanbul'da bulunan Alman elçilik heyetinden rahip Stephan Gerlach ise Safiye Sultan'ın Bosna kökenli olduğunu söyler ve Sultan Murad'a şehzadelik yıllarında Ferhad Paşa tarafından hediye edildiğini yazar. Babasının Korfu valisi, gerçek adının Cecilia Baffo olduğu, Venedik'le Korfu arasında seyahat ederken Osmanlı korsanları tarafından Adriyatik denizinde kaçırılıp Şehzade Murad'a sunulduğu bilgisi ise doğru olmayıp Nurbanu Sultan ile karıştırılmasından kaynaklanmıştır. Saraydan önceki hayatı hakkında bilgi bulunmamaktadır. Ferhad Paşa tarafından Şehzade Murad'a takdim edildiği söylenir. Venedik kaynaklarında on üç yaşında Şehzade Murad'a takdim edildiği söylenir.

Safiye Sultan, III. Murad tahta geçince baş kadın oldu. Büyüleyici güzelliği ve parlak zekâsı sayesinde büyük bir nüfuz sahibi oldu. Bu nüfuzu yeni Valide Sultan olan Nurbanu Sultan tehdit olarak gördü ve ondan kurtulmak istedi. Bu rekabetin öncüleri Mihrimah Sultan, Esmehan Sultan ve Gevherhan Sultan idi. Sultan Murad'a her gün yeni bir cariye sunuldu ve Safiye Sultan'ın düşmanları onu gözden düşürmek istediler. Ancak III. Murad'ın gözü hep en sevdiği hasekisine baktı. 1585'ten itibaren güçlü kadın düşmanları yoktu, ama hâlen kadın rakipleri vardı. Bunlar; Mihriban Haseki Sultan, Şahuban Haseki Sultan, Nazperver Haseki Sultan, Şemsi Ruhsar Haseki Sultan, Fahriye Haseki Sultan ve diğerleridir. İktidar yolunda, önüne çıkan engelleri kaldırma mücadelesi verdi.

Safiye Sultan sadece devletin iç işlerine değil dış işlerine de müdahale etmekteydi. Bu anlamda yabancı hükümdarlarla doğrudan mektuplaştığı ve diplomatik ilişkiye girdiği bilinmektedir. İngiltere Kraliçesi I. Elizabeth ona 1593'te mücevherlerle işlenmiş bir portresini, o da kraliçeye gümüş işlemeli elbise ve kemerle altın işlemeli iki mendil gönderdi. Bu hediyeleşmeler daha sonra onun valide sultanlığı döneminde de sürdü; kraliçenin sunduğu bir arabaya elbise, kuşak, gümüş işlemeli iki havlu, üç mendil, yakut ve inci ile bezenmiş bir taçla mukabele etti. İngiltere elçisi Edward Barton da valide sultana verdiği hediyeler sayesinde İstanbul’daki tayinlerde etkin rol oynadı. Nitekim bu ilişkiler ve hediyeler etkisini gösterecek ve Safiye Sultan adeta kraliçenin saraydaki en büyük destekçisi olacaktı. Kraliçe ona 1599’da süslü bir araba hediye etmiş ve Safiye Sultan da bu araba ile İstanbul’da o zaman için hiç alışılmadık şekilde gezmeye başlamıştır. Safiye Sultan, özellikle Sokullu Mehmed Paşa'nın 1579 yılındaki ölümünden sonra devlet yönetiminde oldukça önemli bir rol üstlenmiştir.

Safiye Sultan, Valide Sultanlık döneminde etkin bir rol oynadı.[6] 1595 yılında III. Murad’ın vefatı ve oğlu III. Mehmed’in tahta geçmesiyle birlikte valide sultan olarak devlet içindeki konumu daha da güçlendi. Kocasına ve onun ölümünden sonra çevresindeki diğer tehlikelere karşı oğlunu korumaya çalıştı. Nitekim III. Mehmed’in büyük oğlu Mahmud’un annesinin girişimiyle tahta geçme planları yaptığı gerekçesiyle öldürülmesini sağlamıştı. III. Mehmed önemli konularda kendisine danışırdı. Nurbânû Vâlide Sultan günlük 2000 akçe alırken oğlu onun maaşını günlük 3000 akçeye çıkardı ve bu maaş oğlunun ölümünden sonra gönderildiği Eski Saray’da da kendisine ödendi. Devlet adamlarından rüşvet ve hediyeler alarak memuriyetlere tayinlerinde başrolü oynadı. Halk ve memurlar devlet işlerindeki bu etkin rolünü bildiği için işlerini gördürebilmek amacıyla ona başvurur, hatta bazen arabasının önünü kesip bunun gibi konularda isteklerde bulunurdu. Sadrazamdan şeyhülislama kadar bütün azil ve tayinlerde, devlet işlerinin yürütülmesinde birinci derecede etkili oldu. 1596 yılında Eğri seferine çıkan III. Mehmed, 1 milyar akçelik bir hazineyi annesinin kullanımına verdi. Bu sırada İstanbul’daki azil ve tayinlerle devlet işleri onun doğrudan müdahalesine daha açık bir duruma geldi. Ancak söz konusu müdahaleler onun sevilmeyen bir insan olmasına ve merkezde pek çok düşman kazanmasına sebep oldu. Eğri Kalesi’nin fetih haberinin İstanbul’a ulaşması üzerine fakirlere, yetim ve dullara sadaka dağıttı.

Dış politikada kayınvalidesi Nurbânû gibi Venedik yanlısı bir tutum izledi. Şüphesiz bu siyasette Venedik elçilerinin kendisine sunduğu zengin hediyelerin payı vardır. Safiye Sultan’ın Venedik’e desteği, kendisine verilen rüşvet ve hediyeler dönemin İstanbul elçilerinin raporlarına kadar yansımıştır. Onun sözünü tutan güvenilir bir kadın olduğunu ifade eden Venedik elçisi Matteo Zane, elçilerin kendisine hediye vermesini beklemeden kendisinin almak istediği şeyi onlardan talep ettiğini belirtir. Venedik, Safiye Sultan sayesinde ikili ilişkilerde ortaya çıkan pek çok tehlikeyi büyümeden atlattı. Vâlide sultan, elçiliklerle olan irtibatını yakın hizmetkârı, kirakadın, yahudi Esparanzo Malchi vasıtasıyla sağlamaktaydı. İşleyen rüşvet çarkının da merkezinde olan Esparanzo, bu sayede büyük bir servete sahip oldu; İstanbul Gümrüğü’nü iltizamla aldı ve karşılığında verdiği kalp akçe yüzünden 1 Nisan 1600 tarihinde hassa sipahilerinin çıkardığı bir isyanda oğluyla birlikte feci şekilde öldürüldü. Asilerin bu işte büyük payı olduğunu düşündükleri Safiye Sultan ise bu badireden zorlukla yakasını kurtardı. Zira padişah annesini uyaracağını söyleyerek isyancıları ancak yatıştırabildi.

Şehzade Mahmud'un boğdurulması

1587'de doğan Şehzade Mahmud'un annesi, oğlunun ne zaman tahta çıkacağını merak eder. Bir gün bir falcıya bir mektup yazar. Mektupta oğlunun ne zaman tahta çıkacağını sorar. Verilen cevap ise Safiye Sultan'ın eline geçer. Bunun üzerine 1603 yılında annesi ve şehzade boğdurulur.

Yemişçi Hasan Paşanın idamı

Safiye Sultan, Şeyhülislam Sun‘ullah Efendi ile Yemişçi Hasan Paşa arasındaki çekişme neticesinde huzursuzlukları giderek artan kesimlerin 1603'te çıkardığı karışıklıklar sırasında da zor durumda kaldı. Asiler onun sürgüne yollanmasını istedilerse de yakın adamları Kapıağası Gazanfer Ağa ile Dârüssaâde Ağası Osman Ağa’yı öldürtüp onlara teslim etmek zorunda kalan III. Mehmed bu şekilde askeri yatıştırdı. Daha sonra Safiye Sultan, Vezîriâzam Yemişçi Hasan Paşa ile anlaşmazlığa düştü ve onun da idam edilmesini sağladı.

Oğlunun vefatından sonraki yaşamı

Safiye Sultan günde 3000 akçe maaşı ile yeni Valide Sultan olan Handan Sultan'dan daha fazla maaş alıyordu ve hâlen haremdeydi. Bu durum uzun sürmedi. Oğlu öldükten sonra makamı düşen Safiye Sultan'ın yerine gelini olan ve Benli Haseki namıyla da bilinen Handan Sultan geçmişti. Bu nedenle kendisinin Büyük Valide Sultan olduğuna ilişkin iddialar bir spekülasyondan ibarettir. Çünkü bu makam ilk defa Kösem Sultan tarafından kullanılmıştır. Haremde çift başlılık olmazdı ve mühür kimde ise esas Valide Sultan o olurdu.

Bu yüzden ilk işlerin arasına Sultan Ahmed'in sünneti ile birlikte Safiye Sultan'ın Eski Saray'a gönderilmesi de alınmıştır. Oğlunun vefatından sonra sarayda sadece on sekiz ya da on dokuz gün kalan Safiye Sultan 9 Ocak 1604'te büyük bir alay ile Eski Saray'a gönderildi. Bütün hizmetçileri ve kadınları ile sürgün edilen Safiye Sultan'ın torununa lanetler yağdırdığı da kaynaklarda geçmektedir. Böylece Safiye Sultan'a yakın isimler de haremden uzaklaştırılmış oldu. I. Ahmed sancağa çıkmadan tahta geçtiği ve Safiye Sultan da tüm alayıyla beraber gönderildiğinden saray neredeyse bomboş kalmıştı. Bu yüzden denilebilir ki, genel kanının aksine Safiye Sultan'ı Eski Saray'a gönderen Kösem Sultan değil, bizzat Valide Handan Sultan'dır.

Eski Saray'a yerleştikten sonra siyasete müdahale edemeyen Safiye Sultan ömrünün kalanını o sarayda geçirdi.

Yaptırdığı eserler

Ayrıca bakınız: Melike Safiye Camii

Safiye Sultan 9 Nisan 1598 tarihinde Eminönü'ndeki Yenicami'nin inşasını bir törenle başlattı; ancak oğlu ölüp kendisi Eski Saray’a nakledilince epeyce ilerlemiş olan külliyenin inşası yarım kaldı. 1665’te Avcı Mehmet'in annesi Turhan Sultan tarafından tamamlandı. Bu caminin dışında Üsküdar’da Karamanlı köyünde bir cami ve çeşme yaptırdı; kocasının türbesinde Kur’an okunması için bir vakıf kurdu. Fatih’te Âşıkpaşa mahallesinde bulunan İmam Gazzâlî neslinden bir zatın mezarı üzerinde türbe inşa ettirdi. Dâvud Paşa sahasında bir kasır yaptırdı. Zaman zaman III. Mehmed’le birlikte burada oturuyor ve ziyafetler tertip ediyordu.

1598’de kendi adıyla anılan bir medrese ve 1610 yılında Kahire’de Melike Safiye Camii adıyla anılan camiyi inşa ettirdi.

Bunların dışında savaş dönemlerinde ordunun giderlerine harcanmak üzere kendi malından bağışlarda bulunur, borcundan dolayı zor durumda kalanların borçlarını öder ve seyahatlerinin geçtiği yerlerdeki fakirlere sadaka dağıtırdı.

Ölümü

Ocak 1619'da Payitahta düzenlediği seyahat sırasında fenalaştı. Hekimlerin müdahalelerine rağmen aynı gün öldü. Ölüm nedeni kesin olarak bilinmemekle birlikte bir kalp krizi yahut beyin kanaması düşünülmektedir. Cenazesi İstanbul Ayasofya Camii'nin eski vaftizhanesi olan kocası Sultan III. Murad'ın türbesine defnedildi.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

OSMANLI İMPARATORLUĞU TARİHİ KRONOLOJİSİ

  OSMANLI İMPARATORLUĞU TARİHİ Osmanlı Padişahları Sıralaması ve Soy Ağacı  OSMANLI PADİŞAHLARI  - ERTUĞRUL GAZİ - OSMAN GAZİ HAN   ---- Osman Gazi Han Dönemi 1281-1324 ---- Osman Gazi Han Kronolojisi - Orhan Gazi Han   ----Orhan Gazi Han Dönemi (1324-1362) - I. Murad (1359 – 1389) I. Bayezid – Yıldırım Bayezid (1389 – 1402) I. Mehmed (1413 – 1421) II. Murad (1421 – 1451) Fatih Sultan Mehmed (1451 – 1481) II. Bayezid (1481 – 1512) Yavuz Sultan Selim (1512 – 1520) Kanunî Sultan Süleyman (1520 – 1566) II. Selim (1566 – 1574) III. Murad (1574 – 1595) III. Mehmed (1595 – 1603) I. Ahmed (1603 – 1617) I. Mustafa (1617 – 1618 / 1622 – 1623) Genç Osman (1618 – 1622) IV. Murad (1623 – 1640) İbrahim (1640 – 1648) IV. Mehmed (1648 – 1687) II. Süleyman (1687 – 1691) II. Ahmed (1691 – 1695) II. Mustafa (1695 – 1703) III. Ahmed (1703 – 1730) I. Mahmud (1730 – 1754) III. Osman (1754 – 1757) III. Mustafa (1757 – 1774) I. Abdülhamid (1774 – 1789) III. Selim (1789 – 1807) IV. Mu...

Mehmed Vahdeddin (1918 – 1922)

  36 - Mehmed Vahdeddin (1918 – 1922) Babası: Sultan Abdülmecid Annesi: Gülistü Kadın Efendi Doğumu : 2 Şubat 1861 Vefatı: 15 Mayıs 1926 Saltanatı: 1918 - 1922 (4) sene Mehmed Vahidüddin de 2 Şubat 1861 İstanbul 'da doğmuştur. Orta boylu, zayü fakat kuvvetli bir vücudu vardı. Kıymetli ulema tarafından iyi bir tahsil yaptırıldı.Tahta çıktığında Osmanlı Devleti en kötü günlerini yaşıyordu. Birinci Dünya Savaşında kendi cephelerimizde gâlip gelmemize rağmen yenik çıkmıştık. En ağır şartları ihtiva eden Mondros ve Sevr anlaşmaları yapıldı. Devletin tamamen elden çıktığını gören padişahın yüksek seviyede bir gizli toplantı yaparak zamanının kabiliyetli subaylarına, Anadolu 'ya geçip milleti istilâcılara karşı ayaklandırıp teslim olmamalarını tavsiye ettigi söylenir. Anadolu'da Milli kıyam harekâtı oldu. Milli Meclis teşekkül etti. Yeni meclis Padişahlığı kaldırarak, Cumhuriyet idaresini kabul etti. Zaten İstanbul işgal altında idi. Padişahın elinde ne bir kuvvet ve ne de ...

II. Bayezid (1481 – 1512)

8 - II. Bayezid (1481 – 1512) Babası : Fatih Sultan Mehmed  Annesi : Mükrime Hatun  Doğumu : 3 Aralık 1447  Vefatı : 26 Mays 1512  Saltanatı : 1481 - 1512 (31 ) sene İkinci Bayezid, uzun boylu, geniş göğüslü ve kuvvetli bir vücuda sahipti. Yüzü yuvarlak ve gözleri elâ idi. Cesur ve atılgandı. Aynı zamanda çok halim, selim ve dinine bağlı bir padişahtı. Babası Fatih Sultan Mehmed Han ilmi karşı büyük bir sevgi beslediği için, oğlu Bayezid'e her şeyden evvel kuvvetli bir tahsil vermeyi düşünmüştü.  O devrin en meşhur âlimlerinde ders okutturmuş, bütün İslâmi ilimleri en iyi şekilde öğretmişti. İkinci Bayezid, dinine çok bağlı olduğu için kendisine (Bayezid Veli) denildi. Bayezid Veli, şâirleri saraya toplar onlarla sohbet ederdi. Bayezid Veli çok alim bir zat idi.  Arapça ve Farsçayı gayet iyi bilirdi. İslâmi ilimlerin yanı sıra matematik ve felsefe tahsili de yapmıştır. Çağatay lehçesi ve Uygur alfabesini de öğrenmişti. Hattat ve bestekârdı.  Avni mahla...