Ana içeriğe atla

III. Ahmed (1703 – 1730)

 


III. Ahmed (1703 – 1730)

III. Ahmed, Osmanlı İmparatorluğu'nun yirmi üçüncü padişahıdır. Saltanatı sırasında Nevşehirli Damat İbrahim Paşa gibi yetenekli devlet adamlarıyla çalıştı. Bu dönemde, Osmanlı İmparatorluğu'nun Batı'yla olan ilişkileri daha da gelişti ve Batı'nın teknolojik ve askeri yenilikleri benimsendi. Ancak, 1730 yılında Patrona Halil İsyanı patlak verdi ve bu isyan sonucu III. Ahmed tahttan indirildi.

Bu makalemizde 23. Osmanlı padişahı, 102. İslam halifesi ve IV. Mehmed’in oğlu Lale Devri padişahı III. Ahmed hakkında bilgiler verdik. III. Ahmed Kimdir, III. Ahmed’in Hayatı, III. Ahmed dönemi önemi ve III.Ahmed hakkında daha fazla bilgiye bu makaleden sahip olabilirsiniz.

Hayatı

III. Ahmed, bugünkü Bulgaristan sınırları içinde yer alan Dobriç de 1673 yılında doğdu. Babası IV. Mehmed annesi ise Emetullah Rabia Gülnuş Sultandır. Şehzade katli kuralı kaldırıldığı için kendisinden önceki şehzadelere nazaran daha serbest ve iyi bir yaşam sürdü. Ağabeyi II. Mustafa 1703 yılında Edirne Vakası ile tahttan hal edilince hanedanın en yaşlı üyesi olduğu için tahta çıktı.

Tahta çıktığında ilk olarak yeniçeri sorunlarıyla karşılaştı ancak yeniçerilerin desteği ile tahta çıktığından yeniçerilerle olan mücadelesinde onlara karşı bir başarı sağlayamadı. 1707 yılında yönetime egemen olan zorbaları sindirmeyi başardı.

1709 yılında İsveç Kralı Demirbaş Şarl Rusya ile yaptığı Poltova Savaşında mağlup olunca kaçarak Osmanlı ülkesine sığındı. 1711 yılında Rusların İsveç Kralını takip bahanesi ile Osmanlı topraklarına saldırı da bulunması üzerine Osmanlı ile Rusya arasında savaş patlak verdi. 1711 yılında Prut Suyunda yapılan savaşta Ruslar Sadrazam Baltacı Mehmed Paşa tarafından bozguna uğratıldı.

İsveç Kralı ve Kırım Hanı’nın istemesine rağmen Baltacı Mehmed Paşa yeniçerilere güvenemediği için Rusları yok etmek yerine onlarla barış yapılmasından yanaydı 1711 yılında Ruslarla yapılan Prut Anlaşması gereğince;

Ruslar İstanbul Anlaşmasıyla aldığı Azak Kalesini geri verecek

Rusya İstanbul da sürekli elçi bulundurmayacak

İsveç Kralı Demirbaş Şarl ülkesine serbestçe dönebilecekti.

Prut Anlaşması ile Osmanlı devlet adamları kaybettiği toprakları kazanabileceğini ümit etmeye başlamışlardı. Baltacı Mehmed Paşa’nın Ruslarla anlaşma yoluna gitmesi onu çekemeyen bazı devlet adamlarının hakkında kötü yorumlar yapmasına ve Baltacı Mehmed Paşanın gözden düşürülmesine sebep oldu bu yüzden Baltacı Mehmed Paşa azledildi ve önce Midilli adasına sonra da Limni Adasına sürüldü ve 1712 yılında burada vefat etti.

Baltacı Mehmed Paşa’nın Prut Savaşında Rus Çarı Deli Petro’nun eşi Katerina ile anlaşma yaptığı ve kendisi ile gizli bir aşk yaşadığı konusunda dolaşan söylentiler de bir çok Osmanlı tarihçisi tarafından kabul edilmez. Çünkü Katerina’nın savaş meydanına geldiğine dair hem Türk kaynaklarında hem de Rus kaynaklarında somut bir bilgiye rastlanmamıştır.

Osmanlı Devleti öte yandan Mora Yarımadasını da almak istiyordu. Venedikliler’in Osmanlı ticaret gemilerin saldırması ve Mora halkının Venedik yönetiminden şikayetçi olarak Osmanlı Devletinden yardım istemesi üzerine Osmanlı Donanması 1714 yılında harekete geçerek Venedik sahillerine yürütüldü.

1715 yılında Osmanlı Devleti Mora Yarım Adasını geri almayı başardı. Böylelikle Karlofça Anlaşmasının getirdiği kayıpların bir bölümü telafi edilebildi. Bu sıra da Avusturya Osmanlı Devletinin Rusya ve Venedike karşı kazandığı başarılardan rahatsız olmuştu ve Karlofça Anlaşmasının geçerlilik sürecinin ihlal edilmesini bahane ederek 1715 yılında Osmanlı Devletine savaş ilan etti.

Pasarofça Antlaşması

İlk başlar da üstünlük sağlayan Osmanlı kuvvetleri 1716 yılında Silahtar Ali Paşanın şehit olması üzerine dağıldı ve hızla ilerleyen Avusturya kuvvetleri Osmanlı kuvvetlerine peş peşe yenilgiye uğrattı 1718 yılında Osmanlı Devleti Avusturya ile Pasarofça Anlaşmasını imzalamak zorunda kaldı. Bu anlaşmaya göre;

Mora Yarımadası Osmanlı Devletinde kalmaya devam etti.

Sırbistan’ın kuzeyi, Eflak’ın batısı, Belgrad ve Temeşvar Avusturyaya bırakıldı.

Dalmaçya Bosna ve Arnavutluk kıyıları da Venediklilere bırakıldı.

Pasarofça Anlaşması ile Osmanlı Devleti kaybettiği toprakları geri alamayacağını anladı ve elde kalan topraklarını koruma yoluna gitti. Pasarofça Anlaşmasından sonra Osmanlı Devletinde yeni bir dönem başladın bu dönem de yenilikler yapıldı ve bu dönem de lale çiçeklerinin motif olarak kullanılması sebebiyle bu döneme Lale Devri denildi. Bu döneme son verecek olay ise 1730 yılında çıkacak olan Patrona Halil İsyanı olacaktı. Bu dönem boyunca sadrazamlık makamında Nevşehirli Damat İbrahim Paşa bulunuyordu.

Pasarofça Anlaşmasından sonra Osmanlı Devleti yönünü İran üzerine çevirdi. 1723 yılında savaşlar başladı ve bazı İran toprakları Osmanlı Devleti ile Rusya arasında paylaşılarak Rusların daha güneye inmesi engellenmiş oldu. Fakat daha sonra İran kuvvetlerinin başına geçen Nadir Osmanlı kuvvetlerini yenilgiye uğratınca Osmanlı Devleti ile İran arasında 1727 yılında Hemedan Barışı imzalandı buna göre Tebriz dışında Osmanlı Devletinin aldığı yerler İran’a iade edildi.

İran seferinden olumsuz haberler gelmesi ve Damat İbrahim Paşanın sarayda açtığı zevk ve israftan memnun olmayan bir kitlenin varlığı meydana gelmişti. Bunu üzerine Arnavut asıllı Patrona Halil adında bir yeniçeri (bazı kaynaklar da hamam tellağı olarak da geçer.) 1730 yılında bir ayaklanma çıkardı fakat başarılı olamayınca geri çekildi ve 3 gün sonra geri gelerek tekrar isyan çıkardı ve bu isyan başarılı oldu.

İsyanın önünü alamayan III. Ahmed asilerin ne istediğini sordu ve padişaha ilettikleri liste de ismi yazan kişilerin idam edilmesini istedi listedeki isimlerin başında da Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa geliyordu. III. Ahmed çaresiz bu kişileri teslim etti fakat buna rağmen isyan durmayınca yeğeni Şehzade Mahmud’u saraya davet ederek tahttan onun adına çekildi hem kendisi hem de yedi oğlu birden Sultan Mahmud’a biat etti.

III. Ahmed tahtı yeğenine devrederken de yönetimi bizzat kendisinin teslim almasını ve sadrazamlar bırakmamasını tavsiye etti ve baban ve ben ülkeyi sadrazamlara bıraktığımız için bu hallere düştük sen aynı hatayı yapma diye nasihat etti. Bundan sonraki hayatını ilim ve ibadetle meşgul olmakla geçiren III. Ahmed 1736 yılında vefat etti.

Kişiliği

III. Ahmed dindar bir padişahtı. Necib mahlası ile şiirler yazmış ve aynı zamanda hattatlık da yapmıştır. musikiye önem vermiş sanat ehli olan kişileri korumuştur. Onun döneminde Osmanlı Devleti Avrupayı yakından takip etmeye başlamış ve ıslahatlar gerçekleştirilmiştir.


Eşleri

Emetullah Kadın

Emine Mihrişah Kadın

Rabia Şermi Kadın

Hatem Kadın

Ümmü Gülsüm

Hüsnüşah Kadın

Hatice Kadın

Zeynep Kadın

Şayeste Kadın

Şahin Kadın

Ayşe Behri Kadın

Fatıma Hümaşah

Gülşen Kadın

Musli Kadın

Hurrem Kadın

Meyli Kadın

Ru­kiye Kadın

Nazife Kadın

Nejat Kadın

Hanife Kadın

Sadık Kadın

Çocukları

III. Mustafa

I. Abdülhamid

Şehzade Süleyman

Şehzade Bayezid

Şehzade Mehmed

Şehzade İbrahim

Şehzade Numan

Şehzade Selim

Şehzade İsa

Şehzade Ali

Şehzade Murad

Şehzade Seyfeddin

Şehzade Abdülmelik

Şehzade Abdülmecid

Fatma Sultan

Ümmü Gülsüm Sultan

Rabia Sultan

Emine Sultan

Habibe Sultan

Zeynep Sultan

Zübeyde Sultan

Hatice Sultan

Esma Sultan

Saliha Sultan

Rukiye Sultan

Reyhan Sultan

Ati

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

II. Mehmet (Fatih Sultan Mehmed)

  II. Mehmet (Fatih Sultan Mehmed)  Babası : İkinci Sultan Murad  Annesi . Huma Hatun  Doğumu : 29 Mart 1432  Vefatı : 3 Mays 1481  Saltunatı : 1451 - 1481 (30) sene Fatih Sultan Mehmed Han Hazretleri, uzun boylu, dolgun yanaklı, kırmızı - beyaz tenli, kırık burunlu, kolları adaleli ve kuvvetli bir padişahtı. Devrinin en büyük ulemasından birisi idi. Yedi tane yabancı lisan bilirdi. Âlim, şâir ve sanatkârları toplar ve onlarla sohbetten çok hoşlanırdı. Gayet soğukkanlı ve cesurdu. Eşsiz bir kumandan ve idareci idi. Yapacağı işler hususunda, en yakınlarına bile hiç birşey sızdırmazdı. Fatih Sultan Mehmed'in ömrü seferlerle geçti. Yıkılmaz diye bilinen Bizans'ı yıktı. İstanbul'u fethetti. Ayasofya kilisesini câmiye çevirdi. Kryamete kadar câmi olarak kalmasını istedigi bu muhteşem mâbed için mükemmel bir vakfiye yazdırttı.  (Bu,vekâlet Arşivi Tapu Defterleri No:20, 27, 167, 251 ) 1127 sene kilise, 481 sene de câmi olarak kullanılan Ayasofya, 1934'de müze...

I. Murad Han

Sultan Murad  Babası - Orhan Gazi  Annesi - Nilüfer Hatun  Doğumu - 1326  Vefatı - 1389  Saltanatı - 1359-1389 (30) sene  

I. Mehmed (1413 – 1421)

  5 - I. Mehmed (1413 – 1421) Sultan Çelebi Mehmed , 1389 yılında Edirne’de doğdu. Babası Yıldırım Bayezid, annesi de Germiyanoğulları’ndan Devlet Hatun’dur. Orta boylu, yuvarlak yüzlü, beyaz tenli, kırmızı yanaklı ve geniş göğüslüydü. Kuvvetli bir vücuda sahipti. Gayet hareketli ve cesurdu. Güreş yapar ve çok kuvvetli yay kirişlerini bile çekebilirdi. Padişahlığı süresince bizzat yirmi dört savaşa katılan Çelebi Mehmed, bu savaşlarda kırka yakın yara aldı. Başında kullanmış olduğu sarık, altın işlemeli kavuğu ile gayet güzel görünürdü. İçi kürklü ve yakası dik olan bir kaftan giyinirdi. Sultan Çelebi Mehmed Müslümanlara karşı göstermiş olduğu adaleti, aynı zamanda Hristiyan topluluklara karşı da gösterdi. İyi bir idareci ve politikacıydı. Tahsilini Bursa Sarayı’nda tamamladı. Daha sonra babası tarafından Amasya sancak beyliğine tayin edildi ve bu sırada devlet işlerini öğrendi. Fetret Devri’nden sonra Anadolu’daki beylikleri tekrar bir araya toplamayı başaran Sultan Çelebi Mehmed’...