Ana içeriğe atla

II. SELİM’İN TAHTA ÇIKARKEN BAŞINA GELENLER

 II. SELİM’İN TAHTA ÇIKARKEN BAŞINA GELENLER 

“Dur a! Dur!” 1566’da arabayla Sigetvar önlerine kadar giden Kanunî, burada kalenin fethedildiğini göremeden, 6/7 Eylül gecesi vefat etti. Sigetvar Kalesi düşmek üzereydi. Böyle bir durumda padişahın ölüm haberinin etrafa yayılması, hem askerlerin maneviyatını bozarak bir aydan beri çekilen sıkıntıları boşa çıkartabilir hem de düşmanları harekete geçirebilirdi. 

Veziriazam Sokollu Mehmed Paşa, Muhteşem Süleyman’ın ecele mağlup olduğunu sır olarak saklamak üzere azami gayret gösterip, padişah hâlâ yaşıyormuş gibi kalenin fethi için son hazırlıkları tamamlamaya çalıştı. 

Nihayet 7 Eylül’de Sigetvar fethedilince tek veliahd olan Kütahya’daki Şehzâde Selim’e mektup gönderip, hem bu fethi bildirdi hem de babasının vefat ettiğini ve derhal bu tarafa gelmesi gerektiğini haber verdi. Hasan Çavuş tarafından getirilen veziriazamın mektubu 12 gün sonra, Kütahya dışındaki Sıçanlı’da kendisine ulaştırılan II. Selim, hemen şehre döndü. 

O gün Cuma olduğu için şehirdeki bütün camilere haber gönderilerek hutbe II. Selim’in adına okundu. Kütahya’dan 5 bin kişilik bir maiyetle ayrılan II. Selim, 29 Eylül 1566’da Boğaz’ın kenarındaydı. Yeni padişah ilk şaşkınlığı burada yaşadı. 

Zira ne Osmanlı ve dünya tarihinin son 46 yılına mührünü vuran Muhteşem Kanunî Sultan Süleyman’ın ölümü sebebiyle İstanbul’da bir matem hâli ne de kendisini karşılamaya gelen yetkili kişi vardı. Aslında Sokollu Mehmed Paşa, muhafız olarak şehirde bırakılan İskender Paşa’yı durumdan haberdar etmişti. 

Ancak İskender Paşa, veziriazamın üstü kapalı ifadelerini anlayamamış ve dolayısıyla da gerekli hazırlıkları yapmamıştı. II. Selim’in adamını karşısında görünce her şeyi anladı ve alelacele hazırlıklarını tamamlayıp, yeni padişahı Üsküdar’dan İstanbul’a nakletti. II. Selim’in Topkapı Sarayı’na yerleşmesiyle, top sesleri İstanbul semalarını inletmeye, tellallar şehrin dört bir yanında taht değişikliğini haykırmaya başladı.

Şehirde kaldığı üç gün zarfında Eyüp Sultan ve atalarının türbelerini ziyaret edip fakir fukaraya sadakalar dağıtan II. Selim, bu süre sonunda ulema ve şehrin ileri gelenleri tarafından merasimlerle şehirden uğurlandı. 

Yolda Veziriazam Sokollu Mehmed Paşa’dan acele etmesine dair peş peşe mektuplar alıyordu. II. Selim’in Belgrad’a yanaştığını haber alan Sokollu, Kanunî’nin vefatından haberdar olmayan orduya bu tarafa doğru hareket emri verdi. 

Nihayet güvenli topraklara ulaşıldığında Sokollu’nun emriyle hafızlar Kanunînin naaşını taşıyan arabanın yanında Kur’an okumaya başlayınca, büyük sır herkese ilân edilmiş oldu. Kısa süre içinde Kanunî’nin ölüm haberini duymayan hiç kimse kalmadı. 

Yürekleri yanan askerler bir ara yürümeyi bıraktılar ve ağlayıp dövünmeye başladılar. Sokollu, etkili bir nutukla onları sakinleştirdi ve ilerlemeye razı etti. Bu arada II. Selim, Belgrad’a ulaşmış ve veziriazamın tavsiyesiyle orduyu burada beklemeye başlamıştı. 

Ordu Belgrad’a girerken II. Selim, üzerinde siyah kaftanla babasının naaşını karşıladı. Burada padişahın cenaze namazı ikinci kez kılındı ve cenaze arabası ayrı bir kafile ile İstanbul’a doğru yola çıkartıldı.

Taht değişikliklerinde kapıkulu askerine de cülûs bahşişi verilmesi gerekliydi. Devlet geleneklerini çok iyi bilen Sokollu, II. Selim’e bir tezkire gönderip cülûs merasimi yapılmasını ve bunun nasıl icra edileceğini bildirdi. 

Ancak yeni padişah, hazinede yeteri kadar para olmaması sebebiyle bahşiş işini oldu bittiye getirmek için, çevresindekilerin etkisiyle otağ-ı hümâyûndaki tahta oturup saltanatını ilân etti. Asker bu işten hiç hazzetmese de durumu şimdilik sineye çekti. Yeniçeriler, II. Selim’in İstanbul’a girmesinden bir gün evvel, padişah alayının geçeceği yolları ulaşıma kapatarak istediklerini kabul ettirmeyi planlamışlardı. 

Sabah olduğunda II. Selim, Halkalı Sarayı’ndan İstanbul’a doğru alayla birlikte ilerlemeye başladı. Fakat Şehzâde Camii önünde toplanan yeniçeriler, yolu kapattılar ve “Dur a! Dur !” diye bağırarak, yaklaşık bir saat alayın ilerlemesine engel oldular. 

Neden böyle yaptıkları sorulduğunda ise “otluk arabası var” diyerek kaçamak cevaplar verdiler. Toplanmalarının doğru bir şey olmadığını söyleyen üst düzey devlet ricalinin bir kısmına hakaret ederken bir kısmını da silah zoruyla susturdular. 

Topkapı Sarayı’nın önüne kadar gelen yeniçeri topluluğu Şehzâde Camii’nden buraya kadar devlet adamlarına baskı yapmaktan da geri kalmadılar. Saray’ın önünde toplanan yeniçeriler bahşişlerinin verileceğini bizzat II. Selim’in ağzından duymadıkça Saray’ın önünden ayrılmayacaklarını Veziriazam Sokollu Mehmed Paşa aracılığı ile padişaha ilettiler. 

Zor durumda kalan padişah, Sokollu’nun da tavsiyesi ile askere bahşişlerinin dağıtılacağını bildirdi. İstanbul, padişahın bu emri ile bir kez daha yağmalanmaktan kıl payı kurtuldu.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

II. Mehmet (Fatih Sultan Mehmed)

  II. Mehmet (Fatih Sultan Mehmed)  Babası : İkinci Sultan Murad  Annesi . Huma Hatun  Doğumu : 29 Mart 1432  Vefatı : 3 Mays 1481  Saltunatı : 1451 - 1481 (30) sene Fatih Sultan Mehmed Han Hazretleri, uzun boylu, dolgun yanaklı, kırmızı - beyaz tenli, kırık burunlu, kolları adaleli ve kuvvetli bir padişahtı. Devrinin en büyük ulemasından birisi idi. Yedi tane yabancı lisan bilirdi. Âlim, şâir ve sanatkârları toplar ve onlarla sohbetten çok hoşlanırdı. Gayet soğukkanlı ve cesurdu. Eşsiz bir kumandan ve idareci idi. Yapacağı işler hususunda, en yakınlarına bile hiç birşey sızdırmazdı. Fatih Sultan Mehmed'in ömrü seferlerle geçti. Yıkılmaz diye bilinen Bizans'ı yıktı. İstanbul'u fethetti. Ayasofya kilisesini câmiye çevirdi. Kryamete kadar câmi olarak kalmasını istedigi bu muhteşem mâbed için mükemmel bir vakfiye yazdırttı.  (Bu,vekâlet Arşivi Tapu Defterleri No:20, 27, 167, 251 ) 1127 sene kilise, 481 sene de câmi olarak kullanılan Ayasofya, 1934'de müze...

I. Murad Han

Sultan Murad  Babası - Orhan Gazi  Annesi - Nilüfer Hatun  Doğumu - 1326  Vefatı - 1389  Saltanatı - 1359-1389 (30) sene  

I. Mehmed (1413 – 1421)

  5 - I. Mehmed (1413 – 1421) Sultan Çelebi Mehmed , 1389 yılında Edirne’de doğdu. Babası Yıldırım Bayezid, annesi de Germiyanoğulları’ndan Devlet Hatun’dur. Orta boylu, yuvarlak yüzlü, beyaz tenli, kırmızı yanaklı ve geniş göğüslüydü. Kuvvetli bir vücuda sahipti. Gayet hareketli ve cesurdu. Güreş yapar ve çok kuvvetli yay kirişlerini bile çekebilirdi. Padişahlığı süresince bizzat yirmi dört savaşa katılan Çelebi Mehmed, bu savaşlarda kırka yakın yara aldı. Başında kullanmış olduğu sarık, altın işlemeli kavuğu ile gayet güzel görünürdü. İçi kürklü ve yakası dik olan bir kaftan giyinirdi. Sultan Çelebi Mehmed Müslümanlara karşı göstermiş olduğu adaleti, aynı zamanda Hristiyan topluluklara karşı da gösterdi. İyi bir idareci ve politikacıydı. Tahsilini Bursa Sarayı’nda tamamladı. Daha sonra babası tarafından Amasya sancak beyliğine tayin edildi ve bu sırada devlet işlerini öğrendi. Fetret Devri’nden sonra Anadolu’daki beylikleri tekrar bir araya toplamayı başaran Sultan Çelebi Mehmed’...